GÖLLER BÖLGESİNİN TARIM COĞRAFYASI

Siyaset 16.12.2013 - 11:41, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

GÖLLER BÖLGESİNİN TARIM COĞRAFYASI

Bakan Eker, dergimiz Haber Müdürü Haluk Sağlam’a Göller Bölgesi’nin tarım coğrafyasını tanımladı.
GÖLLER BÖLGESİNİN TARIM COĞRAFYASI Bu ayki sayımıza Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’i konuk ettik. Kendisine, Göller Bölgesindeki tarımsal faaliyetlerin yanı sıra tarım ekonomisinin detaylarını, GDO’lu ürünler, gıda denetimleri ve Göller Bölgesinin dünya pazarına sunulacağı Expo 2016’yı sorduk. Bakan Eker, sorularımızı ayrıntılarıyla yanıtlarken, Göller Bölgesinin 2012 yılı ve 2013 yılının ilk beş ayına ait tarımsal verilerini de ekledi. Bakan Eker, dergimiz Haber Müdürü Haluk Sağlam’a Göller Bölgesi’nin tarım coğrafyasını tanımladı. Haluk Sağlam: Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Göller Bölgesi’nin tarım alanları ve tarımsal ürünleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Mehdi Eker: Türkiye’de ekilebilir tarım arazisi toplamı 23 milyon 795 bin dekardır. Bu alanın 15 milyon 464 bin dekarında tahıllar ve diğer bitkisel ürünler, 827 bin dekarında sebzeler, 3 milyon 212 bin dekarında meyveler, içecek ve baharat bitkileri ekilirken; 4 milyon 286 bin dekar alan da nadasa bırakılmaktadır. Bu kapsamda, tarım arazisi toplamı Afyon ilimizde 465 bin dekar, Konya’da 1 milyon 904 bin dekar, Antalya’da 368 bin dekar, Isparta’da 207 bin dekar, Burdur’da ise 161 bin dekardır.    Göller Bölgesi illerimizdeki önemli tarımsal üretim miktarları şöyledir; Afyon ilimizde 405 bin ton buğday, 433 bin ton patates, 275 bin ton arpa üretilmektedir.  Antalya’da 259 bin ton buğday, 122 bin ton arpa ve 16 bin ton şeftali üretilmektedir. Isparta’da 634 bin ton elma, 103 bin ton arpa ve 95 bin ton buğday üretilmektedir. Konya’da 4 milyon 148 bin ton şeker pancarı, bir milyon 570 bin ton arpa ve bir milyon 125 bin ton silajlık mısır üretilmektedir. Burdur’da 245 bin ton silajlık mısır, 155 bin yonca, 136 bin ton buğday üretilmektedir. Sağlam: Sayın Bakan, Batı Akdeniz Bölgesindeki desteklemeler ve çeşitleri nedir? Eker: Bakanlık olarak tarımsal üretimi artırmak ve çiftçilerimizin girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla çeşitli destekleme uygulamalarını hayata geçirdik.  Ülke genelinde olduğu gibi Göller Bölgesi illerimizde de çiftçilerimize mazot, gübre, hayvancılık, organik ve iyi tarım, sertifikalı tohum kullanımı ve yem bitkileri gibi birçok kalemde destekleme ödemeleri yapıyoruz. Bakanlık olarak bu kapsamda, 2012 yılında Antalya’da çiftçilerimize 11 milyon liralık alan bazlı, 15 milyon liralık prim desteği, 32 milyon liralık hayvancılık, 6 milyon lira da kırsal kalkınma desteği olmak üzere 34 kalemde toplam 65 milyon 750 bin liralık destekleme ödemesi yaptık. Yine aynı şekilde geçen yıl Burdur’daki üreticilerimize toplam 83 milyon lira, Isparta’da ise 40 milyon liralık nakit destek sağladık. Sağlam: Sayın Eker, güncel çalışmalarınızdan olan ‘Ekmeğini İsraf Etme’ hakkında ayrıntı verebilir misiniz? Eker: Toplumumuzda her kesimin sofrasında yer alan ve nimet kelimesiyle özdeşleştirilerek kutsal kabul edilen ekmeğin israfı; çiftçinin buğdayı yetiştirirken harcadığı emeği, özveriyi, çabayı tüm yönleriyle görebilen Bakanlığımızı derinden üzmektedir. Ülkemizde yaşanan ekmek israfının boyutlarını tespit etmek amacıyla 2008 ve 2012 yıllarında, Bakanlığımın ilgili Kuruluşu TMO tarafından iki araştırma yaptırılmıştır. Araştırma sonuçlarının mukayesesinde; 2008 yılında %5 olan israf oranının, 2012 yılında %20 artışla %6’ya yükseldiği ve bu israfın ekonomik bedelinin 1,5 milyar TL olduğu tespit edilmiştir. Yine araştırma sonucuna göre israfın, kötü niyetten ziyade ihmal ve bilgisizlikten kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Bu sebeplerle, üretmenin ve sofralara getirmenin gittikçe zorlaştığı bir zamanda, bu sosyal olguya dikkat çekmek ve yaşanan israfı önlemek amacıyla Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde, 17 Ocak 2013 tarihinde, “Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası” başlatılmıştır. Kampanyanın, tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde, etkili bir şekilde yürütülerek hedefine ulaşmasını teminen, 2013/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi, 02 Nisan 2013 tarihli ve 28606 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Başladığı günden itibaren ülkemiz genelinde sahiplenilen kampanya, hedeflendiği gibi medya, valilikler, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları, belediyeler, üniversiteler ve özel sektörle işbirliği içerisinde geliştirilerek devam etmektedir. Bu kampanya ile özünde ekmeğin israfına, genelde tüm israfa dikkat çekilmesi ve israfı önlemeye yönelik toplumsal bir bilinç oluşturulması hedeflenmektedir. Kampanya, bir sosyal sorumluluk projesi olarak toplumun tüm kesimlerini içine alacak şekilde yürütülmektedir. Hedef kitle; genelde toplumun tüm kesimleri, özelde ise hanımlarımız ve geleceğimiz olan çocuklarımızdır. Gençlerimiz ve çocuklarımızda bu bilincin yerleşmesi için ilgili bakanlıklarla işbirliği içerisinde çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içerisinde ilk, orta ve lise düzeyindeki okullarımızda, “Ekmek İsrafı ve Önlenmesi” konulu resim ve kompozisyon yarışması düzenlenmiştir. Kampanyayla birlikte ayrıca, tam buğday ekmeği tüketiminin teşvik edilmesi ile halkımızın daha doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılması hedeflenmektedir. Sağlam: Sayın Bakanım, doğal nedenlerden dolayı (dolu, fırtına, sel, deprem, şimşek vb.) zarar gören çiftçilere destek sağlanıyor mu; sağlanıyor ise Burdur, Isparta, Antalya ve Afyon’daki çiftçilerimiz bundan nasıl faydalanıyor? Eker: Tarım, doğal risklere açık olarak gerçekleştirilen bir faaliyettir. Tarımda doğal afetlerden kaynaklı risklerin yönetilmesi gerekir. Bu çerçevede; Bakanlık olarak, önem verdiğimiz ve Cumhuriyet tarihimizde, tarımsal alanda devrim olarak nitelendirebileceğimiz, 5363 Sayılı “Tarım Sigortaları Kanunu” TBMM’de kabul edilerek, 21 Haziran 2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Uygulama ile Devlet, tarım ürünleri sigortası yaptıran üretici, çiftçi ve yetiştiricilere prim desteği ile sisteme de; gerektiğinde, hasar fazlası desteği vermeye başlamıştır. Tarım sigortasının kapsamıyla ilgili detaylar şöyledir: Bitkisel ürünlerde; dolu ana riski ile beraber; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını ek riskleri, çiçeklenme fenolojik evresinden itibaren, ayrıca, açık alanda yetiştirilen meyveler için bu risklere ilave olarak, isteğe bağlı olmak üzere don riski çiçeklenme fenolojik evresinden itibaren, teminat altına alınmıştır. Bitkisel ürünlerde; dolu riski nedeni ile yaş meyveler, sebzeler ve kesme çiçeklerde meydana gelen kalite kaybı teminatı da pakete dâhil edilmiştir. Seralar için dolu ana riski ile birlikte; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, kar ve dolu ağırlığı ile sel ve su baskını teminatı verilmektedir. Sera Sigortasında yüksek tüneller için ürün ve plastik örtü teminat kapsamına alınmıştır. Hayvan hayat sigortalarında, süt ve erkek besi sığırları, mandalar, koyun ve keçiler ile koç ve tekeler için ölüm riski teminat kapsamındadır. Kapalı sistemde üretim yapılan, bio-güvenlik ve hijyen tedbirleri alınmış tesislerde yetiştirilen kümes hayvanları için ölüm riski kapsama alınmıştır. Denizlerde ve iç sularda yetiştirilen su ürünleri için ölüm riski de kapsamdadır. Devlet prim desteği oranı ise 2013 yılı için tüm risklerde %50 oranında uygulanmakta, ancak açık alanda yetiştirilen meyvelerde çiçeklenme dönemi dolayısı ile sigorta paketindeki diğer riskler hariç sadece don riski priminin 1/3’ü çiftçi tarafından, 2/3’ü devlet prim desteği olarak karşılanmaktadır. Söz konusu risklerden ülke genelinde uygulama yılında sigorta yaptıran tüm üreticiler faydalanmaktadır. Burdur, Isparta, Antalya ve Afyonkarahisar İllerinin 01.06.2006- 21.05.2013 tarihleri arası tarım sigortası verileri şu şekildedir; Burdur; 9.774 adet tarım sigortası poliçesi ile 169 Milyon TL tarımsal varlık sigortalanarak, 6,9 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır. Isparta; 39.366 adet tarım sigortası poliçesi ile 673 Milyon TL tarımsal varlık sigortalanarak, 13,7 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır. Antalya; 45.690 adet tarım sigortası poliçesi ile 3,1 Milyar TL tarımsal varlık sigortalanarak, 33,3 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır. Afyonkarahisar; 60.475 adet tarım sigortası poliçesi ile 457,4 Milyon TL tarımsal varlık sigortalanarak, 11,6 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır. Burdur, Isparta, Antalya ve Afyonkarahisar illerinden TARSİM’e 36.750 adet hasar ihbarında bulunulmuş, toplam 95,7 Milyon TL hasar tazminatı ödenmiştir. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından üreticilerimizin tarım sigortalarını yaptırmaları büyük önem arz etmektedir. Tarım sigortaları desteklemelerine ilave olarak, 2012/3570 ve 2013/4076 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile 01.01.2012 tarihinden 31.12.2012 tarihine kadar sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar yağışı, dolu, don, kuraklık, yıldırım düşmesi ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı gerçek veya tüzel kişi üreticilerin (kamu kurum ve kuruluşları hariç), T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin kredi borçlarının ertelenmesi kararlaştırılmıştır. Bu Kararnameler kapsamında; Antalya, Afyonkarahisar, Burdur ve Isparta İlerinden başvuruda bulunan toplam 10.252 çiftçinin kredi borçlarının ertelenmesi yapılmıştır. Sağlam: Sayın Mehdi Eker, TKDK’lerin kuruluş amacı ve fonksiyonları nedir? Eker: IPARD Programı, Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı IPA ‘nın 5.bileşenidir. IPARD, ekonomik verimliliklerinin artırılması ve uzun vadede sürdürülebilirliklerinin teminat altına alınması amacıyla üretim araçları ve süreçlerinin iyileştirilmesi için tarım işletmelerine destek sağlamaktadır. IPARD ayrıca, tarım ve gıda ürünlerinin kalitesi ve kalite güvencesi, hijyen ve gıda güvenliği, hayvan refahı, çevresel etkilerin kontrolü ve sınırlandırılması (özellikle su kullanımı, hayvan atıkları ve nitrat kirliliği yönetimi) ve iş güvenliği konularında AB standartlarına yükseltilmelerine katkıda bulunmaktadır. Coğrafi ve sektörel odaklanmaya ilişkin IPA ortak konusunun Türkiye’de uygulanması ve IPARD desteğinin etkisinin azami seviyeye çıkartılması amacıyla, 2007 – 2013 dönemi IPARD uygulaması için 81 il arasından 42 il seçilmiştir. Bir sonraki programlama dönemi olan 2014-2020 döneminde belirlenen kriterler doğrultusunda gerekli analizler yapılarak yeniden illerin seçimi gerçekleştirilecektir. İllerin seçiminde, GSYİH açısından gelişmişlik düzeyleri, kırsaldan kente göç oranları ve tarım, gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı konusunda müktesebata uygunluk temelinde seçilen fakat ilgili üretim, işleme ve pazar zincirleri zayıf olan sektörlerdeki yeniden yapılandırılma ihtiyacı ve sektörlerdeki potansiyel esas alınmıştır. Seçilen 42 il arasından, IPARD Programının ilk uygulama aşamasında deneyim ve kapasitenin aşamalı olarak geliştirilmesi amacıyla sadece 20 ilde uygulanmıştır. İkinci uygulama aşamasında ise, uygulamaya 22 il daha bu yıl itibariyle ilave edilmiştir. IPARD kapsamında olan 42 il arasından, her tedbir ve alt tedbir için en uygun hedef iller, üretim, işleme ve pazarlama potansiyelleri ve zayıflıkları ile çeşitlendirmeye yönelik kırsal ekonomik kalkınma potansiyelleri göz önünde bulundurularak seçilmiştir. Bu amaçla bu 42 ilimizde uygulayıcı kurum olarak TKDK İl Koordinatörlükleri oluşturulmuştur. Isparta, Afyon ve Burdur da İl Koordinatörlükleri bulunmakta olup, Antalya ilinde ise yukarda sayılan nedenlerden dolayı mevcut değildir. Böylece IPARD kaynakları, ilk aşamada programın etki ve katkısının Türkiye IPARD hedefleri açısından en yüksek seviyede olacağı illere yoğunlaştırılmıştır. Sağlam: Sayın Bakanım, GDO'lu ürünler konusunda değerlendirmede bulunur musunuz; GDO hakkında cezalar nasıldır? Batı Akdeniz Bölgesinde  GDO'lu herhangi bir ürün tespit edildi mi? Eker: Bakanlığımızca GDO’lu ürünlerle ilgili işlemler 26 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe giren 5977 Sayılı “Biyogüvenlik Kanunu”, Kanun kapsamında yine aynı tarihte yürürlüğe giren  “Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik” ve 5996 Sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” na göre yürütülmektedir. Biyogüvenlik Kanunu kapsamında, GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvuruların değerlendirilmesi ve GDO ile ilgili bazı görevlerin yürütülmesi için oluşturulan “Biyogüvenlik Kurulu” tarafından bugüne kadar yem amaçlı kullanım için 3 adet soya geni ve 16 adet mısır geni onaylanmış olup, ithalat aşamasındaki tescil ve kontroller sonucunda uygun bulunan yemlerin, yönetmeliğin 19’uncu maddesine göre etiketlenmesinin ardından yurda girişine izin verilmektedir.   Söz konusu yönetmelik kapsamına giren ürünler ile ilgili olarak GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi yasak olup Biyogüvenlik Kurulu tarafından 26 Eylül 2010 tarihinden bugüne kadar gıda amaçlı olarak onay verilmiş bir gen olmadığından gıda amaçlı GDO’lu ürün ithaline izin verilmemektedir. Bakanlığımız tarafından gıda güvenilirliğini sağlamak amacıyla GDO içermesi muhtemel ürünlere yönelik GDO kontrolleri etkin bir şekilde yürütülmektedir. 2012 yılında GDO aranması ile ilgili olarak 4 farklı kontrol planı yürütülmüş olup bu yıl da numune sayıları revize edilerek aynı planların yürütülmesine devam edilmektedir. Kontrol Planlarına ek olarak GDO içermesi muhtemel ürün gruplarıyla ilgili olarak ek kontrol programları yürütülmekte, ayrıca şüphe, şikâyet vb. durumlarda da GDO kontrolleri yapılmaktadır. Bu kapsamda yurtiçinde yapılan kontrollerde herhangi bir olumsuzluk tespit edilmesi halinde Biyogüvenlik Kanunu’nun 15’inci maddesi kapsamında sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmakta ve bu ürünlerin piyasaya arzı engellenmektedir. Adli süreç sonunda 1-12 yıl arası hapis cezası, 200 bin Türk Lirasına kadar idari para cezası veya 10 bin güne kadar adli para cezası verilebilmektedir. Sağlam: Sayın Bakanım, Gıda maddeleri denetiminde kusurlu olan ürünleri üretenler için cezai yaptırımlar nelerdir? Bu kapsamda Göller Bölgesinde ne kadar ceza uygulandı? Eker: Bakanlığımız, “çiftlikten sofraya gıda güvenilirliği” uluslararası yaklaşım doğrultusunda ülkemizde üretilen gıda maddelerinin birincil üretim aşamasından son tüketim aşamasına kadar gıda güvenilirliğinin sağlanması için ülke içinde üretilen, ithal ve ihraç edilen gıdaların güvenli bir şekilde tüketime sunulması için çalışmalarını kesintisiz sürdürmektedir. Resmi kontroller, uygun sıklıkta, tarafsız, şeffaf ve mesleki gizlilik ilkelerine uygun olarak risk esasına göre, ön bildirim gereken haller dışında, önceden haber verilmeksizin gerçekleştirilmektedir. Denetimler sırasında numune alınarak muayene ve analize tabi tutulmaktadır. Uygunsuzluk tespit edilen ürünler ve bu ürünleri üreten ve satan işyerleri hakkında 5996 sayılı Kanun çerçevesinde yasal işlem uygulanarak ürünler piyasadan toplatılmaktadır. Bu çerçevede, ülkemiz genelinde faaliyet gösteren gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemeleri üreten, satan ve toplu tüketime sunan onay ve kayıt kapsamındaki gıda işletmelerinin denetim ve kontrol hizmetleri;  13.6.2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu" ve bu Kanun kapsamında yayımlanan yönetmelik, tebliğ ve talimatlar çerçevesinde, merkezde Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda, 81 Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve yetkilendirilmiş İlçe Tarım Müdürlüklerinde görevli gıda kontrol görevlileriyle birlikte Bakanlığımızca yürütülmekte olup, 2012 yılında gıda üretim, satış ve toplu tüketim yerlerine yaklaşık 413 Bin denetim yapılmıştır. 5996 sayılı Kanun’un “İşletmelerin kayıt ve onayı” başlıklı 30 uncu maddesinde “Bu Kanun kapsamındaki gıda ve yem işletmelerinden onaya veya kayıt işlemine tâbi olanlar ile onay ve kayıt işlemlerine ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenir. Onaya tâbi işletmeler için, faaliyete geçmeden önce Bakanlıktan onay alınması zorunludur. Kayıt işlemine tâbi işletmeler, faaliyetleri ile ilgili işletme kayıtlarını Bakanlığa yaptırmak zorundadır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, Kanun’un  “Hijyen ve resmî kontroller ile ilgili yaptırımlar” başlıklı 41’inci maddesinin ‘b’ bendi “Bakanlıktan onay alması gereken işletmelerden, onay almadan üretim yapanlara on bin(10.000) Türk Lirası, depo ve satış yerlerine beş bin(5.000) Türk Lirası idarî para cezası verilmektedir.” ve c bendi “Bakanlığımıza kayıt işlemlerini yaptırması zorunlu olup ilgili Kanun gereği bu işlemleri yaptırmayan üretim yerlerine iki bin(2.000) Türk Lirası, perakende işyerlerine bin(1.000) Türk Lirası idarî para cezası verilmektedir.” hükümleri gereği Bakanlıktan onay veya kayıt almadan faaliyette bulunan gıda işletmelerine Bakanlıkça gerekli yasal yaptırımlar uygulanmaktadır. Ayrıca, adı geçen Kanun’un “Gıda ve yem güvenilirliği şartları” başlıklı 21’inci maddesinin beşinci fıkrasında “Gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzeme üretilemez, işleme tâbi tutulamaz ve piyasaya arz edilemez.” hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda, Kanun’un “Gıda ve yem ile ilgili yaptırımlar” başlıklı 40’ıncı maddesinin ‘d’ bendi “21 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere on bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ürünlerin, insan sağlığı için risk oluşturması durumunda ürünler masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatılır ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Aykırılık sadece etiket bilgilerinden kaynaklanıyor ise idarî para cezası beş bin Türk Lirası olarak uygulanır.” hükmü gereği gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden malzeme üretenler için Bakanlıkça gerekli yasal yaptırımlar uygulanmaktadır. Göller Bölgesi illerinde 2012 yılında toplam 34 bin 354 adet gıda denetimi gerçekleştirilmiştir. Yapılan bu denetimlerde bin 928 adet idari para cezası kesilmiş, 25 adet de savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. 2013 yılında ise 23 Mayıs tarihine kadar yapılan 16 bin 106 gıda denetimi sonucunda 445 adet idari para cezası, 3 adet de savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Sağlam: Sayın Bakanım, Göller Bölgesinde bulunan Isparta ili gül üretiminde ekonomimize nasıl bir katkı sağlamaktadır? Eker: Türkiye’de geçen yıl toplam 10 bin 225 ton yağlık gül üretimi gerçekleştirilmiştir. Bunun yüzde 78’i yani 7 bin 935 tonu Isparta ilimizde üretilmiştir. Burdur’da bin 300 ton, Afyon’da ise 777 ton gül üretimi gerçekleştirilmiştir. Göller Bölgesinde yer alan Burdur’un hayvancılıkta süt ve et üretimiyle ilgili genel bir değerlendirmesini yapar mısınız? Bakanlığımızca uygulanan politikalar ve verilen destekler ile Türkiye’de et ve süt üretimi son 10 yılda rekor düzeyde artmıştır. Burdur’da geçen yılki rakamlara göre 192 bin büyükbaş, 276 bin de küçükbaş hayvan varlığına sahiptir. Bununla birlikte 2012 yılında 334 bin 319 ton süt, 6 bin 501 tonda et üretimi gerçekleştirilmiştir. Bakanlık olarak Burdur’daki hayvan üreticilerimize geçen yıl toplam 66 milyon 218 bin liralık destekleme ödemesi yaptık. 2012 yılında Türkiye genelinde ödenen hayvancılık destekleri il sıralamasında Burdur yedinci sırada yer almaktadır. Sağlam: Sayın Bakanım, EXPO 2016 Antalya Fuarı hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Eker: Türkiye son zamanlarda uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapma konusunda önemli mesafeler kat etti. 2016 yılında Antalya’da yapılacak olan Dünya Botanik Expo’sunun bayrağı 23 Kasım 2011’de Türkiye’ye teslim edildi ve o tarihten bu yana çalışmalara başlandı. EXPO 2016 Antalya’nın kanunun çıkarılmasıyla birlikte genel sekreter atamasını yaptık. Aksu İlçesindeki Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü arazisinde de yaklaşık bin 120 dekarlık alanı Expo’ya tahsis ettik. Antalya'da düzenlenecek EXPO "Çiçek ve Çocuk" temalı olacak. Çiçek ve çocuk hem masumiyeti hem de tabiat ve estetik değerleri ifade etmektedir. Bu kavramlar üzerinden Antalya ve Türkiye'nin zenginlikleri dünyayla paylaşılacak. Expo’lar olimpiyatlar kadar geniş katılımlı uluslararası organizasyonlardır. Biz bu nedenle Antalya’da düzenleyeceğimiz 20. Botanik Expo’sunun 100 civarında ülkenin, 30 civarında da uluslararası büyük kuruluşun katılacağını bekliyoruz. Expo sürecinde uluslararası sergiler, ziyaretler ve tanıtım faaliyetleri olacak. Expo’nun açılışını ise 23 Nisan 2016 olarak belirledik. Çünkü dünyada eşi, benzeri pek olmayan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na denk getirmek istiyoruz.    
Bakan Eker, dergimiz Haber Müdürü Haluk Sağlam’a Göller Bölgesi’nin tarım coğrafyasını tanımladı.

GÖLLER BÖLGESİNİN TARIM COĞRAFYASI

Bu ayki sayımıza Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’i konuk ettik. Kendisine, Göller Bölgesindeki tarımsal faaliyetlerin yanı sıra tarım ekonomisinin detaylarını, GDO’lu ürünler, gıda denetimleri ve Göller Bölgesinin dünya pazarına sunulacağı Expo 2016’yı sorduk. Bakan Eker, sorularımızı ayrıntılarıyla yanıtlarken, Göller Bölgesinin 2012 yılı ve 2013 yılının ilk beş ayına ait tarımsal verilerini de ekledi. Bakan Eker, dergimiz Haber Müdürü Haluk Sağlam’a Göller Bölgesi’nin tarım coğrafyasını tanımladı.

Haluk Sağlam: Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Göller Bölgesi’nin tarım alanları ve tarımsal ürünleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Mehdi Eker: Türkiye’de ekilebilir tarım arazisi toplamı 23 milyon 795 bin dekardır. Bu alanın 15 milyon 464 bin dekarında tahıllar ve diğer bitkisel ürünler, 827 bin dekarında sebzeler, 3 milyon 212 bin dekarında meyveler, içecek ve baharat bitkileri ekilirken; 4 milyon 286 bin dekar alan da nadasa bırakılmaktadır. Bu kapsamda, tarım arazisi toplamı Afyon ilimizde 465 bin dekar, Konya’da 1 milyon 904 bin dekar, Antalya’da 368 bin dekar, Isparta’da 207 bin dekar, Burdur’da ise 161 bin dekardır.   

Göller Bölgesi illerimizdeki önemli tarımsal üretim miktarları şöyledir; Afyon ilimizde 405 bin ton buğday, 433 bin ton patates, 275 bin ton arpa üretilmektedir.  Antalya’da 259 bin ton buğday, 122 bin ton arpa ve 16 bin ton şeftali üretilmektedir. Isparta’da 634 bin ton elma, 103 bin ton arpa ve 95 bin ton buğday üretilmektedir. Konya’da 4 milyon 148 bin ton şeker pancarı, bir milyon 570 bin ton arpa ve bir milyon 125 bin ton silajlık mısır üretilmektedir. Burdur’da 245 bin ton silajlık mısır, 155 bin yonca, 136 bin ton buğday üretilmektedir.

Sağlam: Sayın Bakan, Batı Akdeniz Bölgesindeki desteklemeler ve çeşitleri nedir?

Eker: Bakanlık olarak tarımsal üretimi artırmak ve çiftçilerimizin girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla çeşitli destekleme uygulamalarını hayata geçirdik.  Ülke genelinde olduğu gibi Göller Bölgesi illerimizde de çiftçilerimize mazot, gübre, hayvancılık, organik ve iyi tarım, sertifikalı tohum kullanımı ve yem bitkileri gibi birçok kalemde destekleme ödemeleri yapıyoruz. Bakanlık olarak bu kapsamda, 2012 yılında Antalya’da çiftçilerimize 11 milyon liralık alan bazlı, 15 milyon liralık prim desteği, 32 milyon liralık hayvancılık, 6 milyon lira da kırsal kalkınma desteği olmak üzere 34 kalemde toplam 65 milyon 750 bin liralık destekleme ödemesi yaptık. Yine aynı şekilde geçen yıl Burdur’daki üreticilerimize toplam 83 milyon lira, Isparta’da ise 40 milyon liralık nakit destek sağladık.

Sağlam: Sayın Eker, güncel çalışmalarınızdan olan ‘Ekmeğini İsraf Etme’ hakkında ayrıntı verebilir misiniz?

Eker: Toplumumuzda her kesimin sofrasında yer alan ve nimet kelimesiyle özdeşleştirilerek kutsal kabul edilen ekmeğin israfı; çiftçinin buğdayı yetiştirirken harcadığı emeği, özveriyi, çabayı tüm yönleriyle görebilen Bakanlığımızı derinden üzmektedir.

Ülkemizde yaşanan ekmek israfının boyutlarını tespit etmek amacıyla 2008 ve 2012 yıllarında, Bakanlığımın ilgili Kuruluşu TMO tarafından iki araştırma yaptırılmıştır. Araştırma sonuçlarının mukayesesinde; 2008 yılında %5 olan israf oranının, 2012 yılında %20 artışla %6’ya yükseldiği ve bu israfın ekonomik bedelinin 1,5 milyar TL olduğu tespit edilmiştir. Yine araştırma sonucuna göre israfın, kötü niyetten ziyade ihmal ve bilgisizlikten kaynaklandığı ortaya çıkmıştır.

Bu sebeplerle, üretmenin ve sofralara getirmenin gittikçe zorlaştığı bir zamanda, bu sosyal olguya dikkat çekmek ve yaşanan israfı önlemek amacıyla Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde, 17 Ocak 2013 tarihinde, “Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası” başlatılmıştır.

Kampanyanın, tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde, etkili bir şekilde yürütülerek hedefine ulaşmasını teminen, 2013/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi, 02 Nisan 2013 tarihli ve 28606 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Başladığı günden itibaren ülkemiz genelinde sahiplenilen kampanya, hedeflendiği gibi medya, valilikler, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları, belediyeler, üniversiteler ve özel sektörle işbirliği içerisinde geliştirilerek devam etmektedir.

Bu kampanya ile özünde ekmeğin israfına, genelde tüm israfa dikkat çekilmesi ve israfı önlemeye yönelik toplumsal bir bilinç oluşturulması hedeflenmektedir.

Kampanya, bir sosyal sorumluluk projesi olarak toplumun tüm kesimlerini içine alacak şekilde yürütülmektedir. Hedef kitle; genelde toplumun tüm kesimleri, özelde ise hanımlarımız ve geleceğimiz olan çocuklarımızdır. Gençlerimiz ve çocuklarımızda bu bilincin yerleşmesi için ilgili bakanlıklarla işbirliği içerisinde çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içerisinde ilk, orta ve lise düzeyindeki okullarımızda, “Ekmek İsrafı ve Önlenmesi” konulu resim ve kompozisyon yarışması düzenlenmiştir.

Kampanyayla birlikte ayrıca, tam buğday ekmeği tüketiminin teşvik edilmesi ile halkımızın daha doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılması hedeflenmektedir.

Sağlam: Sayın Bakanım, doğal nedenlerden dolayı (dolu, fırtına, sel, deprem, şimşek vb.) zarar gören çiftçilere destek sağlanıyor mu; sağlanıyor ise Burdur, Isparta, Antalya ve Afyon’daki çiftçilerimiz bundan nasıl faydalanıyor?

Eker: Tarım, doğal risklere açık olarak gerçekleştirilen bir faaliyettir. Tarımda doğal afetlerden kaynaklı risklerin yönetilmesi gerekir. Bu çerçevede; Bakanlık olarak, önem verdiğimiz ve Cumhuriyet tarihimizde, tarımsal alanda devrim olarak nitelendirebileceğimiz, 5363 Sayılı “Tarım Sigortaları Kanunu” TBMM’de kabul edilerek, 21 Haziran 2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Uygulama ile Devlet, tarım ürünleri sigortası yaptıran üretici, çiftçi ve yetiştiricilere prim desteği ile sisteme de; gerektiğinde, hasar fazlası desteği vermeye başlamıştır. Tarım sigortasının kapsamıyla ilgili detaylar şöyledir:

Bitkisel ürünlerde; dolu ana riski ile beraber; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını ek riskleri, çiçeklenme fenolojik evresinden itibaren, ayrıca, açık alanda yetiştirilen meyveler için bu risklere ilave olarak, isteğe bağlı olmak üzere don riski çiçeklenme fenolojik evresinden itibaren, teminat altına alınmıştır.

Bitkisel ürünlerde; dolu riski nedeni ile yaş meyveler, sebzeler ve kesme çiçeklerde meydana gelen kalite kaybı teminatı da pakete dâhil edilmiştir.

Seralar için dolu ana riski ile birlikte; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, kar ve dolu ağırlığı ile sel ve su baskını teminatı verilmektedir. Sera Sigortasında yüksek tüneller için ürün ve plastik örtü teminat kapsamına alınmıştır.

Hayvan hayat sigortalarında, süt ve erkek besi sığırları, mandalar, koyun ve keçiler ile koç ve tekeler için ölüm riski teminat kapsamındadır.

Kapalı sistemde üretim yapılan, bio-güvenlik ve hijyen tedbirleri alınmış tesislerde yetiştirilen kümes hayvanları için ölüm riski kapsama alınmıştır.

Denizlerde ve iç sularda yetiştirilen su ürünleri için ölüm riski de kapsamdadır.

Devlet prim desteği oranı ise 2013 yılı için tüm risklerde %50 oranında uygulanmakta, ancak açık alanda yetiştirilen meyvelerde çiçeklenme dönemi dolayısı ile sigorta paketindeki diğer riskler hariç sadece don riski priminin 1/3’ü çiftçi tarafından, 2/3’ü devlet prim desteği olarak karşılanmaktadır.

Söz konusu risklerden ülke genelinde uygulama yılında sigorta yaptıran tüm üreticiler faydalanmaktadır.

Burdur, Isparta, Antalya ve Afyonkarahisar İllerinin 01.06.2006- 21.05.2013 tarihleri arası tarım sigortası verileri şu şekildedir;

Burdur; 9.774 adet tarım sigortası poliçesi ile 169 Milyon TL tarımsal varlık sigortalanarak, 6,9 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır.

Isparta; 39.366 adet tarım sigortası poliçesi ile 673 Milyon TL tarımsal varlık sigortalanarak, 13,7 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır.

Antalya; 45.690 adet tarım sigortası poliçesi ile 3,1 Milyar TL tarımsal varlık sigortalanarak, 33,3 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır.

Afyonkarahisar; 60.475 adet tarım sigortası poliçesi ile 457,4 Milyon TL tarımsal varlık sigortalanarak, 11,6 Milyon TL devlet prim desteği sağlanmıştır.

Burdur, Isparta, Antalya ve Afyonkarahisar illerinden TARSİM’e 36.750 adet hasar ihbarında bulunulmuş, toplam 95,7 Milyon TL hasar tazminatı ödenmiştir.

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından üreticilerimizin tarım sigortalarını yaptırmaları büyük önem arz etmektedir.

Tarım sigortaları desteklemelerine ilave olarak, 2012/3570 ve 2013/4076 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile 01.01.2012 tarihinden 31.12.2012 tarihine kadar sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar yağışı, dolu, don, kuraklık, yıldırım düşmesi ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı gerçek veya tüzel kişi üreticilerin (kamu kurum ve kuruluşları hariç), T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin kredi borçlarının ertelenmesi kararlaştırılmıştır.

Bu Kararnameler kapsamında; Antalya, Afyonkarahisar, Burdur ve Isparta İlerinden başvuruda bulunan toplam 10.252 çiftçinin kredi borçlarının ertelenmesi yapılmıştır.

Sağlam: Sayın Mehdi Eker, TKDK’lerin kuruluş amacı ve fonksiyonları nedir?

Eker: IPARD Programı, Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı IPA ‘nın 5.bileşenidir. IPARD, ekonomik verimliliklerinin artırılması ve uzun vadede sürdürülebilirliklerinin teminat altına alınması amacıyla üretim araçları ve süreçlerinin iyileştirilmesi için tarım işletmelerine destek sağlamaktadır. IPARD ayrıca, tarım ve gıda ürünlerinin kalitesi ve kalite güvencesi, hijyen ve gıda güvenliği, hayvan refahı, çevresel etkilerin kontrolü ve sınırlandırılması (özellikle su kullanımı, hayvan atıkları ve nitrat kirliliği yönetimi) ve iş güvenliği konularında AB standartlarına yükseltilmelerine katkıda bulunmaktadır.

Coğrafi ve sektörel odaklanmaya ilişkin IPA ortak konusunun Türkiye’de uygulanması ve IPARD desteğinin etkisinin azami seviyeye çıkartılması amacıyla, 2007 – 2013 dönemi IPARD uygulaması için 81 il arasından 42 il seçilmiştir. Bir sonraki programlama dönemi olan 2014-2020 döneminde belirlenen kriterler doğrultusunda gerekli analizler yapılarak yeniden illerin seçimi gerçekleştirilecektir. İllerin seçiminde, GSYİH açısından gelişmişlik düzeyleri, kırsaldan kente göç oranları ve tarım, gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı konusunda müktesebata uygunluk temelinde seçilen fakat ilgili üretim, işleme ve pazar zincirleri zayıf olan sektörlerdeki yeniden yapılandırılma ihtiyacı ve sektörlerdeki potansiyel esas alınmıştır. Seçilen 42 il arasından, IPARD Programının ilk uygulama aşamasında deneyim ve kapasitenin aşamalı olarak geliştirilmesi amacıyla sadece 20 ilde uygulanmıştır. İkinci uygulama aşamasında ise, uygulamaya 22 il daha bu yıl itibariyle ilave edilmiştir.

IPARD kapsamında olan 42 il arasından, her tedbir ve alt tedbir için en uygun hedef iller, üretim, işleme ve pazarlama potansiyelleri ve zayıflıkları ile çeşitlendirmeye yönelik kırsal ekonomik kalkınma potansiyelleri göz önünde bulundurularak seçilmiştir. Bu amaçla bu 42 ilimizde uygulayıcı kurum olarak TKDK İl Koordinatörlükleri oluşturulmuştur. Isparta, Afyon ve Burdur da İl Koordinatörlükleri bulunmakta olup, Antalya ilinde ise yukarda sayılan nedenlerden dolayı mevcut değildir. Böylece IPARD kaynakları, ilk aşamada programın etki ve katkısının Türkiye IPARD hedefleri açısından en yüksek seviyede olacağı illere yoğunlaştırılmıştır.

Sağlam: Sayın Bakanım, GDO'lu ürünler konusunda değerlendirmede bulunur musunuz; GDO hakkında cezalar nasıldır? Batı Akdeniz Bölgesinde  GDO'lu herhangi bir ürün tespit edildi mi?

Eker: Bakanlığımızca GDO’lu ürünlerle ilgili işlemler 26 Eylül 2010 tarihinde yürürlüğe giren 5977 Sayılı “Biyogüvenlik Kanunu”, Kanun kapsamında yine aynı tarihte yürürlüğe giren  “Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik” ve 5996 Sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” na göre yürütülmektedir.

Biyogüvenlik Kanunu kapsamında, GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvuruların değerlendirilmesi ve GDO ile ilgili bazı görevlerin yürütülmesi için oluşturulan “Biyogüvenlik Kurulu” tarafından bugüne kadar yem amaçlı kullanım için 3 adet soya geni ve 16 adet mısır geni onaylanmış olup, ithalat aşamasındaki tescil ve kontroller sonucunda uygun bulunan yemlerin, yönetmeliğin 19’uncu maddesine göre etiketlenmesinin ardından yurda girişine izin verilmektedir.

 

Söz konusu yönetmelik kapsamına giren ürünler ile ilgili olarak GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi yasak olup Biyogüvenlik Kurulu tarafından 26 Eylül 2010 tarihinden bugüne kadar gıda amaçlı olarak onay verilmiş bir gen olmadığından gıda amaçlı GDO’lu ürün ithaline izin verilmemektedir.

Bakanlığımız tarafından gıda güvenilirliğini sağlamak amacıyla GDO içermesi muhtemel ürünlere yönelik GDO kontrolleri etkin bir şekilde yürütülmektedir. 2012 yılında GDO aranması ile ilgili olarak 4 farklı kontrol planı yürütülmüş olup bu yıl da numune sayıları revize edilerek aynı planların yürütülmesine devam edilmektedir. Kontrol Planlarına ek olarak GDO içermesi muhtemel ürün gruplarıyla ilgili olarak ek kontrol programları yürütülmekte, ayrıca şüphe, şikâyet vb. durumlarda da GDO kontrolleri yapılmaktadır.

Bu kapsamda yurtiçinde yapılan kontrollerde herhangi bir olumsuzluk tespit edilmesi halinde Biyogüvenlik Kanunu’nun 15’inci maddesi kapsamında sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmakta ve bu ürünlerin piyasaya arzı engellenmektedir.

Adli süreç sonunda 1-12 yıl arası hapis cezası, 200 bin Türk Lirasına kadar idari para cezası veya 10 bin güne kadar adli para cezası verilebilmektedir.

Sağlam: Sayın Bakanım, Gıda maddeleri denetiminde kusurlu olan ürünleri üretenler için cezai yaptırımlar nelerdir? Bu kapsamda Göller Bölgesinde ne kadar ceza uygulandı?

Eker: Bakanlığımız, “çiftlikten sofraya gıda güvenilirliği” uluslararası yaklaşım doğrultusunda ülkemizde üretilen gıda maddelerinin birincil üretim aşamasından son tüketim aşamasına kadar gıda güvenilirliğinin sağlanması için ülke içinde üretilen, ithal ve ihraç edilen gıdaların güvenli bir şekilde tüketime sunulması için çalışmalarını kesintisiz sürdürmektedir.

Resmi kontroller, uygun sıklıkta, tarafsız, şeffaf ve mesleki gizlilik ilkelerine uygun olarak risk esasına göre, ön bildirim gereken haller dışında, önceden haber verilmeksizin gerçekleştirilmektedir. Denetimler sırasında numune alınarak muayene ve analize tabi tutulmaktadır. Uygunsuzluk tespit edilen ürünler ve bu ürünleri üreten ve satan işyerleri hakkında 5996 sayılı Kanun çerçevesinde yasal işlem uygulanarak ürünler piyasadan toplatılmaktadır.

Bu çerçevede, ülkemiz genelinde faaliyet gösteren gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemeleri üreten, satan ve toplu tüketime sunan onay ve kayıt kapsamındaki gıda işletmelerinin denetim ve kontrol hizmetleri;  13.6.2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu" ve bu Kanun kapsamında yayımlanan yönetmelik, tebliğ ve talimatlar çerçevesinde, merkezde Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda, 81 Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve yetkilendirilmiş İlçe Tarım Müdürlüklerinde görevli gıda kontrol görevlileriyle birlikte Bakanlığımızca yürütülmekte olup, 2012 yılında gıda üretim, satış ve toplu tüketim yerlerine yaklaşık 413 Bin denetim yapılmıştır.

5996 sayılı Kanun’un “İşletmelerin kayıt ve onayı” başlıklı 30 uncu maddesinde “Bu Kanun kapsamındaki gıda ve yem işletmelerinden onaya veya kayıt işlemine tâbi olanlar ile onay ve kayıt işlemlerine ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenir. Onaya tâbi işletmeler için, faaliyete geçmeden önce Bakanlıktan onay alınması zorunludur. Kayıt işlemine tâbi işletmeler, faaliyetleri ile ilgili işletme kayıtlarını Bakanlığa yaptırmak zorundadır.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, Kanun’un  “Hijyen ve resmî kontroller ile ilgili yaptırımlar” başlıklı 41’inci maddesinin ‘b’ bendi “Bakanlıktan onay alması gereken işletmelerden, onay almadan üretim yapanlara on bin(10.000) Türk Lirası, depo ve satış yerlerine beş bin(5.000) Türk Lirası idarî para cezası verilmektedir.” ve c bendi “Bakanlığımıza kayıt işlemlerini yaptırması zorunlu olup ilgili Kanun gereği bu işlemleri yaptırmayan üretim yerlerine iki bin(2.000) Türk Lirası, perakende işyerlerine bin(1.000) Türk Lirası idarî para cezası verilmektedir.” hükümleri gereği Bakanlıktan onay veya kayıt almadan faaliyette bulunan gıda işletmelerine Bakanlıkça gerekli yasal yaptırımlar uygulanmaktadır.

Ayrıca, adı geçen Kanun’un “Gıda ve yem güvenilirliği şartları” başlıklı 21’inci maddesinin beşinci fıkrasında “Gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzeme üretilemez, işleme tâbi tutulamaz ve piyasaya arz edilemez.” hükmü yer almaktadır.

Bu kapsamda, Kanun’un “Gıda ve yem ile ilgili yaptırımlar” başlıklı 40’ıncı maddesinin ‘d’ bendi “21 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere on bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ürünlerin, insan sağlığı için risk oluşturması durumunda ürünler masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatılır ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Aykırılık sadece etiket bilgilerinden kaynaklanıyor ise idarî para cezası beş bin Türk Lirası olarak uygulanır.” hükmü gereği gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden malzeme üretenler için Bakanlıkça gerekli yasal yaptırımlar uygulanmaktadır.

Göller Bölgesi illerinde 2012 yılında toplam 34 bin 354 adet gıda denetimi gerçekleştirilmiştir. Yapılan bu denetimlerde bin 928 adet idari para cezası kesilmiş, 25 adet de savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. 2013 yılında ise 23 Mayıs tarihine kadar yapılan 16 bin 106 gıda denetimi sonucunda 445 adet idari para cezası, 3 adet de savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.

Sağlam: Sayın Bakanım, Göller Bölgesinde bulunan Isparta ili gül üretiminde ekonomimize nasıl bir katkı sağlamaktadır?

Eker: Türkiye’de geçen yıl toplam 10 bin 225 ton yağlık gül üretimi gerçekleştirilmiştir. Bunun yüzde 78’i yani 7 bin 935 tonu Isparta ilimizde üretilmiştir. Burdur’da bin 300 ton, Afyon’da ise 777 ton gül üretimi gerçekleştirilmiştir.

Göller Bölgesinde yer alan Burdur’un hayvancılıkta süt ve et üretimiyle ilgili genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?

Bakanlığımızca uygulanan politikalar ve verilen destekler ile Türkiye’de et ve süt üretimi son 10 yılda rekor düzeyde artmıştır. Burdur’da geçen yılki rakamlara göre 192 bin büyükbaş, 276 bin de küçükbaş hayvan varlığına sahiptir. Bununla birlikte 2012 yılında 334 bin 319 ton süt, 6 bin 501 tonda et üretimi gerçekleştirilmiştir. Bakanlık olarak Burdur’daki hayvan üreticilerimize geçen yıl toplam 66 milyon 218 bin liralık destekleme ödemesi yaptık. 2012 yılında Türkiye genelinde ödenen hayvancılık destekleri il sıralamasında Burdur yedinci sırada yer almaktadır.

Sağlam: Sayın Bakanım, EXPO 2016 Antalya Fuarı hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Eker: Türkiye son zamanlarda uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapma konusunda önemli mesafeler kat etti. 2016 yılında Antalya’da yapılacak olan Dünya Botanik Expo’sunun bayrağı 23 Kasım 2011’de Türkiye’ye teslim edildi ve o tarihten bu yana çalışmalara başlandı. EXPO 2016 Antalya’nın kanunun çıkarılmasıyla birlikte genel sekreter atamasını yaptık. Aksu İlçesindeki Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü arazisinde de yaklaşık bin 120 dekarlık alanı Expo’ya tahsis ettik.

Antalya'da düzenlenecek EXPO "Çiçek ve Çocuk" temalı olacak. Çiçek ve çocuk hem masumiyeti hem de tabiat ve estetik değerleri ifade etmektedir. Bu kavramlar üzerinden Antalya ve Türkiye'nin zenginlikleri dünyayla paylaşılacak.

Expo’lar olimpiyatlar kadar geniş katılımlı uluslararası organizasyonlardır. Biz bu nedenle Antalya’da düzenleyeceğimiz 20. Botanik Expo’sunun 100 civarında ülkenin, 30 civarında da uluslararası büyük kuruluşun katılacağını bekliyoruz.

Expo sürecinde uluslararası sergiler, ziyaretler ve tanıtım faaliyetleri olacak. Expo’nun açılışını ise 23 Nisan 2016 olarak belirledik. Çünkü dünyada eşi, benzeri pek olmayan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na denk getirmek istiyoruz.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.