Cumhuriyet Tarihinde Bir İlk; Damızlık İhracatı Başladı

Ekonomi 23.01.2014 - 16:50, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:34
 

Cumhuriyet Tarihinde Bir İlk; Damızlık İhracatı Başladı

Burdur Damızlık Sığır yetiştiricileri Birliği Başkanı (DSYB) Kamil Özcan, Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandığını ve 29 Kasım 2013 tarihinde İzmir’de düzenlenen törenle bunun Türkmenistan’la başladığını vurguladı.
Burdur Damızlık Sığır yetiştiricileri Birliği Başkanı (DSYB) Kamil Özcan, Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandığını ve 29 Kasım 2013 tarihinde İzmir’de düzenlenen törenle bunun Türkmenistan’la başladığını vurguladı. 250 baş damızlık canlı hayvanla bunun başladığını kaydeden Başkan Kamil Özcan, yürümeye başlarken ilk adımın küçük olacağını ve önemli olan yürümeye başlamak olduğunu söyledi. Özcan, ihracatın son aşamaya gelen diğer devletlere de yapılacağını ve temel amaçlarının Burdur’dan ihraç damızlık göndermek olduğunu ifade etti. Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı Kamil Özcan, 2013 değerlendirmesi ve 2014’ten beklentilerini özetledi. Kamil Özcan: “2012 yılı sıkıntılı geçmişti, 2013 yılındaki saman ve kaba yem sıkıntısı bittikten sonra süt fiyatları değerlendirmesinde de değerini bulan bir fiyatta geçti. Süt fiyatı biliyorsunuz yukarıdan belirleniyor; Süt Konseyi tarafından belirleniyor. Şu andaki süt fiyatından 2013 yılı içerisinde memnunuz. Sadece yem fiyatlarında müdahil olamıyoruz, yem fiyatları neye göre zamlanıyor, tam olarak bize açıklamıyorlar. Orada sıkıntımız var. Süte belli bir miktar zam geldiğinde yeme de zam geliyor. Bence bunun açıklaması yapılmalı ve üretici bilgilendirilmelidir. Biz yemciler zarar etsin, süt sanayisi zarar etsin, sadece üretici kazansın demiyoruz. Böyle bir şey olmaz, ticaret ahlakında da böyle bir şey yok. Biz hem yem sanayisi hem süt sanayisi ve hem de bu camiada hangi paydaşlar varsa herkesin kazanması gerektiğine inanıyoruz. Ama burada ana unsur üreticidir, üretici mutlaka kazanmalıdır, üretici kazanmadığı zaman diğer unsurlar zaten kazanamaz diye düşünüyoruz. 2013 yılı bu manada iyi geçti. Hatta 2013’ü taçlandıran tarih 29 Kasım tarihidir, bu tarih bana göre önemli bir tarihtir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Türkiye’den canlı hayvan ihracatı yapıldı. İzmir’den yapıldı. Bu da Damızlık Birlikleri’nin girişimleriyle oldu. Bu ihracat konusunda Damızlık Birlikleri’nin emekleri var. Bu bence üreticiye verilecek müthiş bir haberdir. Bu müthiş bir iştir. Bu iş bu hükümetin dönemine denk geldi, benim dönemime ve bu Bakanlığın dönemine denk gelmiştir. Bence 2013’teki en fazla sevindiğimiz haberlerden birisi canlı hayvan ihraç ediyor olmamızdır. İzmir’den yüklenen tırlar Türkmenistan’a gönderildi. 250 baş gönderildi, bu 6.000’e tamamlanacak bir projedir. Canlı hayvan ihracatı başlatıldı. İzmir’de Sayın Bakanımız sırada başka devletler olduğunu söyledi. Katar, Suudi Arabistan ve Türk Cumhuriyetleri’nin son aşamaya geldiğini söyledi. Bu mutlu bir haberdir. Bunun siyasi rantları devşirilip, diğer rantları da üreticiye yansıtılmalıdır. Bunu siyasi olarak kullanılacaktır, bunun, hükümetimize pozitif katkısı olacaktır, Bakanlığa da pozitif katkısı olacaktır ama diğer bir pozitif katkısı da üreticiye olmalı, bu yansıtılmalıdır. Çünkü hayvan ihraç ediyoruz, hayvan yetiştiren üretici de bunun faydasını görmelidir diye düşünüyorum. Onun da yansımaları 2014 yılı içerisinde olacaktır diye düşünüyorum. Sayı şu anda 250 olabilir ve bu rakam az olabilir ama her zaman söylüyorum çocuk ilk yürümeye başladığında küçük adımlar atar. Bu aslında çok önemli bir adımdır ve ‘Ben yürümeye başlıyorum’ demektir, çok anlamlıdır, bundan sonra biz ihracata başlıyoruz, Türkiye’den de hayvan ihracatı yapılıyor demektir. Sayının 50 ya da 250 olması önemli değil, bu adımın atılmış olması önemlidir, başlangıcının olması önemlidir. Onun için de bu adımı önemsiyoruz. Bu manada 2013’ün 29 Kasım tarihinde taçlandığını düşünüyorum. Yem zamlarını ise anlamsız ve tek taraflı buluyoruz. Bunun paylaşılması, maliyet hesaplarının yapılması ve üreticilerle ortak kararlar alınması lazım diye düşünüyoruz. Herkes kazanmalıdır tamam ama özellikle üretici kazanmalıdır. Çünkü kazanamayan üretici üretmez. 2013 yılı için şimdiden değerlendirme yapmak ve bu röportajda 2013 nasıl geçti diye yorum yapmak için biraz erken olduğunu da düşünüyorum çünkü 2 büyük projemiz var. Ben prensip olarak, tamamlamadığım veya tamamlayamadığım, son aşamaya gelmediğim bir konuyu basın ve kamuoyuyla paylaşmıyorum. 2013’te başlatılan fakat henüz sonuçlanmayan ve son aşamaya gelmemiş olan projelerimiz mevcut. Bu büyük projelerimi ilerleyen günlerde bir basın toplantısı düzenleyip açıklamayı düşünüyorum. Bunların Burdur için çok önemli projeler olduğunu düşünüyorum. Laboratuvarımızı kullanmaya devam ediyoruz. Başka yerlere gönderdiğimiz numuneleri Veteriner Fakültemizin donanımlı laboratuvarına, süt numunelerimizi o laboratuvara göndereceğiz. Bunun protokolünü- törenini yapıyoruz. 2014 yılında tahlili yapılan sütlerde Bakanlıkça hayvan başına 50 TL veriliyordu, 2014 yılı içerisinde bu devam ederse biz saha verilerini toplamaya destek vereceğiz, hiçbir beklentimiz yok, para beklentimiz olmadan da bunları yapmaya hazırız; üniversitemizin o donanımlı laboratuvarının kullanılması sağlamak gerektiğini de düşünüyoruz. DİĞER İLLLERE DE DİĞER ÜLKELERE DE DAMIZLIK GÖNDERMELİYİZ Bildiğiniz üzere Birliklerimiz vasıtasıyla damızlık hayvanların ihraç edilmesi bir gelişme; yurt içinden yurt dışına gönderilmesi bir gelişme Burdur’dan diğer illerimize de gönderilmesi de başka bir gelişme. Biz Burdur Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği olarak diğer illere gönderme işini daha önceleri de yaptık. Zaman zaman hayvanlarımızı çoğu illere gönderdik. Perakende usulü, 3’er 5’er kamyon gönderdiklerimizi söylemiyoruz bile. Türkiye’nin çoğu iline biz hayvan gönderdik, onun için Burdur damızlık merkezidir. Ve gittikleri her yerden de övgü dolu haberler geliyor ve hiçbir ilden olumsuz bir şey duymadık. Onun için de üreticilerimize ve bu uğurda emek veren teknik kişilere sizin vasıtanızla bir kere daha teşekkür ediyorum. Çünkü damızlık merkezi dünden bugüne oluşmaz. Geçmişe dönük veri girişlerinin, emeklerin olması gerekir. Bundan dolayı biz böyle bir gelişmenin üzerine gelmiş olduk. Bunu da en iyi şekilde değerlendireceğiz. Biz Samsun’a gönderdiğimiz gibi sadece il dışına değil, yurt dışına da düşünüyor, Burdur’dan ihraç etmeyi de düşünüyoruz. O çorbada bizim de tuzumuz olacaktır. Çünkü Burdur’umuz bunu hak ediyor. Böyle bir potansiyelimiz var; sadece il dışına değil yurt dışına da göndereceğiz. PROJELERİMİZ DEVAM EDECEK 2013’de başlattığımız projelerimiz 2014 yılında hayata geçecek ve elbette 2014 yılında da Birlik olarak projelerimizi olacak ancak bunlar aynı yılda değil de 2015 yılında hayata geçer diye öngörüyorum. Bunlarla beraber birliğimizin rutin hale getirdiği eğitim çalışmalarımız da devam ediyor. Ve çok etkili eğitimler yapıyoruz. O eğitim çalışmalarında görüyoruz ki eğitimin başladığı andaki vatandaşımızın ve üreticimizin düşüncesi ile eğitimin sonundaki düşünceler çok farklı oluyor. Zaman zaman sizler de katılıp görüyorsunuz ben de her eğitimde şahit oluyorum. Vatandaşımız açısından bu tür eğitimlerin şart olduğuna inanıyorum. Genel kanı yemden ve süt fiyatının düşüklüğünden kazanç olmaması iken eğitimlerin sonunda yem ve süt fiyatından da kaynaklanmayan, kişinin kendisinden de kaynaklanan yanlışlar olduğu ortaya çıkıyor ve eğitimlerimize katılanlar bunu kabul ediyor, bunun doğru olduğunu söylüyorlar. Eğitimlerimizin sonunda da farkına varıyor. Nitekim biz Birlik olarak 2013 yılında olduğu gibi 2014 yılında da eğitim çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Eğitimin eksik olduğunu gördük. Bu eğitimlerimizi köyleri seçerek yapmıyoruz. Burada önemli olan nüfusu fazla olan ve büyük köylerde verebilmektir. Bunu mesafe tanımadan gerçekleştiriyoruz. Bu eğitimler olarak 50 köyden fazlasına gittik. Amacımız çok kişiye eğitim verebilmektir. Hatta bazen 2-3 köyü birleştirmek istiyoruz ama böyle olunca o eğitimlerimiz çok başarılı olmuyor. Herkes kendi köyünde istiyor ancak takdir edersiniz ki 10 kişiye eğitim için Veteriner Fakültemizin öğretim üyeleri, dekanı ve hatta rektörümüz götürülmez. Bu noktada eğitimlerimizi veren öğretim üyelerimize de teşekkür ediyorum çünkü bizimle bir ekip olarak katılıyorlar. TKDK’YI EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMELİYİZ 2013’e ilişkin bir diğer değerlendirme konusu da şu: Biz geçen yıl üreticilerimiz için bir kitapçık yaptık. Üreticilerimizin teşviklerden en üst düzeyde yararlanmasını için tüm teşviklerden nasıl yaralanacaklarını kitapçık haline getirdik. Bu kitapçığın ön kapağının üstüne bir hesap makinesi resmi koyduk. Çünkü artık hayvancılık bir hesap işidir. Üreticilerimiz eline kalemi ve kâğıdı alacak; maliyet hesaplamasını yapacak. Burdur’da gördüğümüz eksiklik net olarak 2 tanedir, bunlar hayvan konforu ve bakım- beslemedir.  Bakım beslemeyi eğitimlerle yapacağız, bir şekilde bir şeyler yapacağız, üreteceğiz ve çalışacağız. Hayvan konforu konusunda da Burdur’da TKDK’yı fırsat bilelim diye düşünüyorum. Genç üreticilerimizin ve genç girişimcilerimizin bunu kullanması gerekir çünkü en düşük %50 hibe veriliyor. Bu oran %65’e kadar yükseliyor. Projesi var, bunun mutlaka kullanılması gerekir, bunu fırsata çevirmek lazım, bunun bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu iki unsurda bakım- besleme ile hayvan konforunu çözdüğümüzde Burdur’da çağ atlayacak. O hayvanın genetik olarak çalışmasını yapmış ve genetiğini düzeltmişiz ama hayvan çamura yatamıyor. Çamurun içinde yatamayan hayvan ne kadar verim verecek. İşte biz eğitimlerimizde bunları anlatıyoruz. Bununla ilgili de TKDK fırsatı var, bundan yararlanırlarsa çok faydalı olacağını düşünüyorum. Kaba terimle belki deveyi iğne deliğinden geçirecek şartlar söylüyorlar ama sonuçta hibe var. Bizler de herkese TKDK’dan destek almaları için yardımcı olabiliriz. Tüm üyelerimiz rahatlıkla buraya gelebilir ve nasıl hibe alacakları konusunda onlara yol gösterebiliriz. Biz bu konuda da yardımcı oluruz, belki resmi bir destek olmaz ama en azından yol ve yöntem konusunda destek verir, düşüncelerimizi aktarırız. Eğer yem fiyatları zamlanırsa, zamlanmaya devam ederse üreticilerimiz ‘kendimiz yem yaparız, mısır silajına yöneliriz ve yemcilerin de yemlerini almayız’ diyemeyiz belki ama belli bir tepki gösterebiliriz. Bu yıl Karaçal Barajından dolayı silaj fiyatları 100 TL dolayındaydı ki bu da bizim açımızdan çok iyiydi. 2013’ün en fazla sevindiren konularından birisi de bu oldu, bir önceki yıl 300 TL dolayında alınan silajların 100 TL’ye kadar düşmesiydi. FİYATLAR ÜRETİCİYİ DE TÜKETİCİYİ DE MEMNUN ETMELİ Bizim ne yemciye ne sanayiciye sert bir mesaj vermek gibi niyetimiz yok. Biz kimiz, onlar kim; ben üreticiyim ve aynı zamanda tüketiciyim. Ben sütü üreteceğim ve birileri tarafından bunun değerlendirilmesi lazım, sanayileşmesi, sanayici tarafından bunun alınması lazım. Alınmadığı zaman benim ürettiğim sütün bir önemi olmuyor. Şunu söyleyeyim ki ben sanayiciyi dışlamış değilim. Aynı masanın etrafındayız. Bunu belirlerken, sanayiciye cebinden ödesin demiyorum. Süt sanayicisi için de maliyet hesabı yapalım. Yem sanayicisi için de maliyet hesaplaması yapalım ama üreticiyi de ezmeyelim çünkü her iki sanayicinin de amacı üreticiye para kazandırmaktır. Diğer manada üreticiyi yok etmek üçümüzün de yok olması anlamına gelmektedir. Aynı masanın etrafında oturacağız, üreticiyi düşüneceğiz ve herkes kazanacak.  Herkesin kazanacağı bir formülü yapacağız. Birbirimize göbekten bağlıyız çünkü ben üretmezsem fabrika ne işleyecek veya ben üretirim de o almazsa ben ne yapacağım? Yem sanayisi üretir ben tüketmezsem o sanayi ne yapacak, bunlar oturulup aklıselim bir şekilde çözülmeli herkes için maliyet hesabı yapılmalıdır.  Şu anda sütün 1,5 TL/litre olması benim için çok iyi görünüyor. Fakat bakınız süt 50 Kuruş/litre iken ben daha çok para kazanıyordum. Burada kime ne etki ediyor, tüketiciye etki ediyor. Tüketiciye de bağlısın. Sanayicinin ürettiği marketlerden, büfelerden, şarküterilerden alınmazsa, tüketici almazsa o zaman bu bana yansıyor.  Tüketicinin alacağı şekle getirmek, o cazibeyi sağlamak, fiyat, hijyen ve kalite olarak bunu temin etmek lazımdır. Tüketicinin almadığı, insanların tüketmediği ürün neye yarar ki! Türkiye’de 10 milyon kişi üretici ise 65 milyonu da tüketicidir. Bizim tüketici için de hassas olmamız gerekir.  Fiyat konusunda regüle edecek devlet- bakanlık politikaları olması lazım. Herkesin kazanacağı bir formül bulmalıyız. Bana diyorlar ki ‘Süt 1,5 TL olsun, bağır başkan!’. Tamam da ne olacak, böyle olunca sanayici sütü kaç liradan alacak, öbür taraftan yemcinin kazanması için yem çuvalını 100 TL yapalım, olur; o zaman kim kanacak? Rakamların büyümesi demek kazanıyor anlamına gelmiyor. İHTİYAÇ VARSA İTHALAT OLSUN Daha düne kadar canlı hayvan getiriyorduk, şimdi ihraç ediyoruz. Büyüklerimiz bunu, ülkemizin etini, sütünü, canlı hayvanını, kurbanlığını hesaplamalıdır. Bilgi çağındayız ve her şeyin bilgisi var. Bu oranları masaya yatırın ve ülkemizin neye ihtiyacı var; ürettiğimiz nedir, tükettiğimiz nedir, insan ve hayvan sayımızı, et potansiyelimizi, Angus’a ihtiyaç var mıdır bunların hep masaya yatırılması gerekir. Belki bu ülkenin Anguslara ihtiyacı var. Varsa getirelim, ben de itiraz etmeyeyim. Yetmiyorsa dışarıdan getirelim. Uluslararası anlaşmalarda da bu böyledir. Sen kuru üzüm sat, onun da ürettiğini sen alacaksın bu karşılıklı alışverişler elbette uluslararası anlaşmalarda emrediliyor. Bunu yaparken ülkemizi ithal cenneti yapmayalım, her şeyin ithalatı da sıkıntılı olur. Bu ‘üretmeyin’ anlamına gelir. ÜRETİCİYE KÖPRÜ OLMAYA ADAYIZ Son olarak şunu aktarmak isterim. Burdur üreticisi örgütçülüğü seviyor, örgütçülüğün temelini atmış bir toplum ancak son zamanlardaki örgütlerin artması, örgüt kirliliğinin olması nedeniyle son dönemde sanki örgütlerden umudu kesmiş gibi bir görüntü var. Fakat Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği hiçbir yere hiçbir şeye alet olmadan işini yapmaya devam ediyor. Demokratik yapısıyla da her zaman üyelerine bir telefon kadar yakındır. Üyelerimizin sorunlarını çözmeye adayız. Bu konuda Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğimize güvenmeye devam etsinler. Sektörümüzün hayvancılıkla ilgili sorunlarını çözmeye veya yukarılara iletmeye, bu konuda köprü olmaya adayız.
Burdur Damızlık Sığır yetiştiricileri Birliği Başkanı (DSYB) Kamil Özcan, Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandığını ve 29 Kasım 2013 tarihinde İzmir’de düzenlenen törenle bunun Türkmenistan’la başladığını vurguladı.

Burdur Damızlık Sığır yetiştiricileri Birliği Başkanı (DSYB) Kamil Özcan, Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandığını ve 29 Kasım 2013 tarihinde İzmir’de düzenlenen törenle bunun Türkmenistan’la başladığını vurguladı. 250 baş damızlık canlı hayvanla bunun başladığını kaydeden Başkan Kamil Özcan, yürümeye başlarken ilk adımın küçük olacağını ve önemli olan yürümeye başlamak olduğunu söyledi. Özcan, ihracatın son aşamaya gelen diğer devletlere de yapılacağını ve temel amaçlarının Burdur’dan ihraç damızlık göndermek olduğunu ifade etti. Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı Kamil Özcan, 2013 değerlendirmesi ve 2014’ten beklentilerini özetledi.

Kamil Özcan: “2012 yılı sıkıntılı geçmişti, 2013 yılındaki saman ve kaba yem sıkıntısı bittikten sonra süt fiyatları değerlendirmesinde de değerini bulan bir fiyatta geçti. Süt fiyatı biliyorsunuz yukarıdan belirleniyor; Süt Konseyi tarafından belirleniyor. Şu andaki süt fiyatından 2013 yılı içerisinde memnunuz. Sadece yem fiyatlarında müdahil olamıyoruz, yem fiyatları neye göre zamlanıyor, tam olarak bize açıklamıyorlar. Orada sıkıntımız var. Süte belli bir miktar zam geldiğinde yeme de zam geliyor. Bence bunun açıklaması yapılmalı ve üretici bilgilendirilmelidir. Biz yemciler zarar etsin, süt sanayisi zarar etsin, sadece üretici kazansın demiyoruz. Böyle bir şey olmaz, ticaret ahlakında da böyle bir şey yok. Biz hem yem sanayisi hem süt sanayisi ve hem de bu camiada hangi paydaşlar varsa herkesin kazanması gerektiğine inanıyoruz. Ama burada ana unsur üreticidir, üretici mutlaka kazanmalıdır, üretici kazanmadığı zaman diğer unsurlar zaten kazanamaz diye düşünüyoruz. 2013 yılı bu manada iyi geçti.

Hatta 2013’ü taçlandıran tarih 29 Kasım tarihidir, bu tarih bana göre önemli bir tarihtir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Türkiye’den canlı hayvan ihracatı yapıldı. İzmir’den yapıldı. Bu da Damızlık Birlikleri’nin girişimleriyle oldu. Bu ihracat konusunda Damızlık Birlikleri’nin emekleri var. Bu bence üreticiye verilecek müthiş bir haberdir. Bu müthiş bir iştir. Bu iş bu hükümetin dönemine denk geldi, benim dönemime ve bu Bakanlığın dönemine denk gelmiştir. Bence 2013’teki en fazla sevindiğimiz haberlerden birisi canlı hayvan ihraç ediyor olmamızdır. İzmir’den yüklenen tırlar Türkmenistan’a gönderildi. 250 baş gönderildi, bu 6.000’e tamamlanacak bir projedir. Canlı hayvan ihracatı başlatıldı. İzmir’de Sayın Bakanımız sırada başka devletler olduğunu söyledi. Katar, Suudi Arabistan ve Türk Cumhuriyetleri’nin son aşamaya geldiğini söyledi. Bu mutlu bir haberdir. Bunun siyasi rantları devşirilip, diğer rantları da üreticiye yansıtılmalıdır. Bunu siyasi olarak kullanılacaktır, bunun, hükümetimize pozitif katkısı olacaktır, Bakanlığa da pozitif katkısı olacaktır ama diğer bir pozitif katkısı da üreticiye olmalı, bu yansıtılmalıdır. Çünkü hayvan ihraç ediyoruz, hayvan yetiştiren üretici de bunun faydasını görmelidir diye düşünüyorum. Onun da yansımaları 2014 yılı içerisinde olacaktır diye düşünüyorum. Sayı şu anda 250 olabilir ve bu rakam az olabilir ama her zaman söylüyorum çocuk ilk yürümeye başladığında küçük adımlar atar. Bu aslında çok önemli bir adımdır ve ‘Ben yürümeye başlıyorum’ demektir, çok anlamlıdır, bundan sonra biz ihracata başlıyoruz, Türkiye’den de hayvan ihracatı yapılıyor demektir. Sayının 50 ya da 250 olması önemli değil, bu adımın atılmış olması önemlidir, başlangıcının olması önemlidir. Onun için de bu adımı önemsiyoruz. Bu manada 2013’ün 29 Kasım tarihinde taçlandığını düşünüyorum.

Yem zamlarını ise anlamsız ve tek taraflı buluyoruz. Bunun paylaşılması, maliyet hesaplarının yapılması ve üreticilerle ortak kararlar alınması lazım diye düşünüyoruz. Herkes kazanmalıdır tamam ama özellikle üretici kazanmalıdır. Çünkü kazanamayan üretici üretmez.

2013 yılı için şimdiden değerlendirme yapmak ve bu röportajda 2013 nasıl geçti diye yorum yapmak için biraz erken olduğunu da düşünüyorum çünkü 2 büyük projemiz var. Ben prensip olarak, tamamlamadığım veya tamamlayamadığım, son aşamaya gelmediğim bir konuyu basın ve kamuoyuyla paylaşmıyorum. 2013’te başlatılan fakat henüz sonuçlanmayan ve son aşamaya gelmemiş olan projelerimiz mevcut. Bu büyük projelerimi ilerleyen günlerde bir basın toplantısı düzenleyip açıklamayı düşünüyorum. Bunların Burdur için çok önemli projeler olduğunu düşünüyorum.

Laboratuvarımızı kullanmaya devam ediyoruz. Başka yerlere gönderdiğimiz numuneleri Veteriner Fakültemizin donanımlı laboratuvarına, süt numunelerimizi o laboratuvara göndereceğiz. Bunun protokolünü- törenini yapıyoruz.

2014 yılında tahlili yapılan sütlerde Bakanlıkça hayvan başına 50 TL veriliyordu, 2014 yılı içerisinde bu devam ederse biz saha verilerini toplamaya destek vereceğiz, hiçbir beklentimiz yok, para beklentimiz olmadan da bunları yapmaya hazırız; üniversitemizin o donanımlı laboratuvarının kullanılması sağlamak gerektiğini de düşünüyoruz.

DİĞER İLLLERE DE DİĞER ÜLKELERE DE DAMIZLIK GÖNDERMELİYİZ

Bildiğiniz üzere Birliklerimiz vasıtasıyla damızlık hayvanların ihraç edilmesi bir gelişme; yurt içinden yurt dışına gönderilmesi bir gelişme Burdur’dan diğer illerimize de gönderilmesi de başka bir gelişme. Biz Burdur Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği olarak diğer illere gönderme işini daha önceleri de yaptık. Zaman zaman hayvanlarımızı çoğu illere gönderdik. Perakende usulü, 3’er 5’er kamyon gönderdiklerimizi söylemiyoruz bile. Türkiye’nin çoğu iline biz hayvan gönderdik, onun için Burdur damızlık merkezidir. Ve gittikleri her yerden de övgü dolu haberler geliyor ve hiçbir ilden olumsuz bir şey duymadık. Onun için de üreticilerimize ve bu uğurda emek veren teknik kişilere sizin vasıtanızla bir kere daha teşekkür ediyorum. Çünkü damızlık merkezi dünden bugüne oluşmaz. Geçmişe dönük veri girişlerinin, emeklerin olması gerekir. Bundan dolayı biz böyle bir gelişmenin üzerine gelmiş olduk. Bunu da en iyi şekilde değerlendireceğiz. Biz Samsun’a gönderdiğimiz gibi sadece il dışına değil, yurt dışına da düşünüyor, Burdur’dan ihraç etmeyi de düşünüyoruz. O çorbada bizim de tuzumuz olacaktır. Çünkü Burdur’umuz bunu hak ediyor. Böyle bir potansiyelimiz var; sadece il dışına değil yurt dışına da göndereceğiz.

PROJELERİMİZ DEVAM EDECEK

2013’de başlattığımız projelerimiz 2014 yılında hayata geçecek ve elbette 2014 yılında da Birlik olarak projelerimizi olacak ancak bunlar aynı yılda değil de 2015 yılında hayata geçer diye öngörüyorum. Bunlarla beraber birliğimizin rutin hale getirdiği eğitim çalışmalarımız da devam ediyor. Ve çok etkili eğitimler yapıyoruz. O eğitim çalışmalarında görüyoruz ki eğitimin başladığı andaki vatandaşımızın ve üreticimizin düşüncesi ile eğitimin sonundaki düşünceler çok farklı oluyor. Zaman zaman sizler de katılıp görüyorsunuz ben de her eğitimde şahit oluyorum. Vatandaşımız açısından bu tür eğitimlerin şart olduğuna inanıyorum. Genel kanı yemden ve süt fiyatının düşüklüğünden kazanç olmaması iken eğitimlerin sonunda yem ve süt fiyatından da kaynaklanmayan, kişinin kendisinden de kaynaklanan yanlışlar olduğu ortaya çıkıyor ve eğitimlerimize katılanlar bunu kabul ediyor, bunun doğru olduğunu söylüyorlar. Eğitimlerimizin sonunda da farkına varıyor. Nitekim biz Birlik olarak 2013 yılında olduğu gibi 2014 yılında da eğitim çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Eğitimin eksik olduğunu gördük. Bu eğitimlerimizi köyleri seçerek yapmıyoruz. Burada önemli olan nüfusu fazla olan ve büyük köylerde verebilmektir. Bunu mesafe tanımadan gerçekleştiriyoruz. Bu eğitimler olarak 50 köyden fazlasına gittik. Amacımız çok kişiye eğitim verebilmektir. Hatta bazen 2-3 köyü birleştirmek istiyoruz ama böyle olunca o eğitimlerimiz çok başarılı olmuyor. Herkes kendi köyünde istiyor ancak takdir edersiniz ki 10 kişiye eğitim için Veteriner Fakültemizin öğretim üyeleri, dekanı ve hatta rektörümüz götürülmez. Bu noktada eğitimlerimizi veren öğretim üyelerimize de teşekkür ediyorum çünkü bizimle bir ekip olarak katılıyorlar.

TKDK’YI EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMELİYİZ

2013’e ilişkin bir diğer değerlendirme konusu da şu: Biz geçen yıl üreticilerimiz için bir kitapçık yaptık. Üreticilerimizin teşviklerden en üst düzeyde yararlanmasını için tüm teşviklerden nasıl yaralanacaklarını kitapçık haline getirdik. Bu kitapçığın ön kapağının üstüne bir hesap makinesi resmi koyduk. Çünkü artık hayvancılık bir hesap işidir. Üreticilerimiz eline kalemi ve kâğıdı alacak; maliyet hesaplamasını yapacak. Burdur’da gördüğümüz eksiklik net olarak 2 tanedir, bunlar hayvan konforu ve bakım- beslemedir.  Bakım beslemeyi eğitimlerle yapacağız, bir şekilde bir şeyler yapacağız, üreteceğiz ve çalışacağız. Hayvan konforu konusunda da Burdur’da TKDK’yı fırsat bilelim diye düşünüyorum. Genç üreticilerimizin ve genç girişimcilerimizin bunu kullanması gerekir çünkü en düşük %50 hibe veriliyor. Bu oran %65’e kadar yükseliyor. Projesi var, bunun mutlaka kullanılması gerekir, bunu fırsata çevirmek lazım, bunun bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu iki unsurda bakım- besleme ile hayvan konforunu çözdüğümüzde Burdur’da çağ atlayacak. O hayvanın genetik olarak çalışmasını yapmış ve genetiğini düzeltmişiz ama hayvan çamura yatamıyor. Çamurun içinde yatamayan hayvan ne kadar verim verecek. İşte biz eğitimlerimizde bunları anlatıyoruz. Bununla ilgili de TKDK fırsatı var, bundan yararlanırlarsa çok faydalı olacağını düşünüyorum. Kaba terimle belki deveyi iğne deliğinden geçirecek şartlar söylüyorlar ama sonuçta hibe var. Bizler de herkese TKDK’dan destek almaları için yardımcı olabiliriz. Tüm üyelerimiz rahatlıkla buraya gelebilir ve nasıl hibe alacakları konusunda onlara yol gösterebiliriz. Biz bu konuda da yardımcı oluruz, belki resmi bir destek olmaz ama en azından yol ve yöntem konusunda destek verir, düşüncelerimizi aktarırız.

Eğer yem fiyatları zamlanırsa, zamlanmaya devam ederse üreticilerimiz ‘kendimiz yem yaparız, mısır silajına yöneliriz ve yemcilerin de yemlerini almayız’ diyemeyiz belki ama belli bir tepki gösterebiliriz. Bu yıl Karaçal Barajından dolayı silaj fiyatları 100 TL dolayındaydı ki bu da bizim açımızdan çok iyiydi. 2013’ün en fazla sevindiren konularından birisi de bu oldu, bir önceki yıl 300 TL dolayında alınan silajların 100 TL’ye kadar düşmesiydi.

FİYATLAR ÜRETİCİYİ DE TÜKETİCİYİ DE MEMNUN ETMELİ

Bizim ne yemciye ne sanayiciye sert bir mesaj vermek gibi niyetimiz yok. Biz kimiz, onlar kim; ben üreticiyim ve aynı zamanda tüketiciyim. Ben sütü üreteceğim ve birileri tarafından bunun değerlendirilmesi lazım, sanayileşmesi, sanayici tarafından bunun alınması lazım. Alınmadığı zaman benim ürettiğim sütün bir önemi olmuyor. Şunu söyleyeyim ki ben sanayiciyi dışlamış değilim. Aynı masanın etrafındayız. Bunu belirlerken, sanayiciye cebinden ödesin demiyorum. Süt sanayicisi için de maliyet hesabı yapalım. Yem sanayicisi için de maliyet hesaplaması yapalım ama üreticiyi de ezmeyelim çünkü her iki sanayicinin de amacı üreticiye para kazandırmaktır. Diğer manada üreticiyi yok etmek üçümüzün de yok olması anlamına gelmektedir. Aynı masanın etrafında oturacağız, üreticiyi düşüneceğiz ve herkes kazanacak.  Herkesin kazanacağı bir formülü yapacağız. Birbirimize göbekten bağlıyız çünkü ben üretmezsem fabrika ne işleyecek veya ben üretirim de o almazsa ben ne yapacağım? Yem sanayisi üretir ben tüketmezsem o sanayi ne yapacak, bunlar oturulup aklıselim bir şekilde çözülmeli herkes için maliyet hesabı yapılmalıdır. 

Şu anda sütün 1,5 TL/litre olması benim için çok iyi görünüyor. Fakat bakınız süt 50 Kuruş/litre iken ben daha çok para kazanıyordum. Burada kime ne etki ediyor, tüketiciye etki ediyor. Tüketiciye de bağlısın. Sanayicinin ürettiği marketlerden, büfelerden, şarküterilerden alınmazsa, tüketici almazsa o zaman bu bana yansıyor.  Tüketicinin alacağı şekle getirmek, o cazibeyi sağlamak, fiyat, hijyen ve kalite olarak bunu temin etmek lazımdır. Tüketicinin almadığı, insanların tüketmediği ürün neye yarar ki! Türkiye’de 10 milyon kişi üretici ise 65 milyonu da tüketicidir. Bizim tüketici için de hassas olmamız gerekir.  Fiyat konusunda regüle edecek devlet- bakanlık politikaları olması lazım. Herkesin kazanacağı bir formül bulmalıyız. Bana diyorlar ki ‘Süt 1,5 TL olsun, bağır başkan!’. Tamam da ne olacak, böyle olunca sanayici sütü kaç liradan alacak, öbür taraftan yemcinin kazanması için yem çuvalını 100 TL yapalım, olur; o zaman kim kanacak? Rakamların büyümesi demek kazanıyor anlamına gelmiyor.

İHTİYAÇ VARSA İTHALAT OLSUN

Daha düne kadar canlı hayvan getiriyorduk, şimdi ihraç ediyoruz. Büyüklerimiz bunu, ülkemizin etini, sütünü, canlı hayvanını, kurbanlığını hesaplamalıdır. Bilgi çağındayız ve her şeyin bilgisi var. Bu oranları masaya yatırın ve ülkemizin neye ihtiyacı var; ürettiğimiz nedir, tükettiğimiz nedir, insan ve hayvan sayımızı, et potansiyelimizi, Angus’a ihtiyaç var mıdır bunların hep masaya yatırılması gerekir. Belki bu ülkenin Anguslara ihtiyacı var. Varsa getirelim, ben de itiraz etmeyeyim. Yetmiyorsa dışarıdan getirelim. Uluslararası anlaşmalarda da bu böyledir. Sen kuru üzüm sat, onun da ürettiğini sen alacaksın bu karşılıklı alışverişler elbette uluslararası anlaşmalarda emrediliyor. Bunu yaparken ülkemizi ithal cenneti yapmayalım, her şeyin ithalatı da sıkıntılı olur. Bu ‘üretmeyin’ anlamına gelir.

ÜRETİCİYE KÖPRÜ OLMAYA ADAYIZ

Son olarak şunu aktarmak isterim. Burdur üreticisi örgütçülüğü seviyor, örgütçülüğün temelini atmış bir toplum ancak son zamanlardaki örgütlerin artması, örgüt kirliliğinin olması nedeniyle son dönemde sanki örgütlerden umudu kesmiş gibi bir görüntü var. Fakat Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği hiçbir yere hiçbir şeye alet olmadan işini yapmaya devam ediyor. Demokratik yapısıyla da her zaman üyelerine bir telefon kadar yakındır. Üyelerimizin sorunlarını çözmeye adayız. Bu konuda Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğimize güvenmeye devam etsinler. Sektörümüzün hayvancılıkla ilgili sorunlarını çözmeye veya yukarılara iletmeye, bu konuda köprü olmaya adayız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.