İnme, en sık üçüncü ölüm sebebi

Sağlık 11.03.2017 - 13:34, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:35
 

İnme, en sık üçüncü ölüm sebebi

İnme, en sık üçüncü ölüm sebebi
Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 12. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı’nda konuşan Prof. Dr. Hasan Dinç, "Oksijensiz kalan beyinde bir dakikada 2 milyon hücre ölüyor" dedi. Dinç ayrıca, inme hastalığının dünyada en sık görülen üçüncü ölüm sebebi olduğunu kaydetti.    Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 12. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı Antalya’da gerçekleşti. Belek'te 9 Mart tarihinde başlayan toplantıyı 400’ü aşkın katılımcı takip etti. Girişimsel radyolojideki bilimsel son gelişmelerin ve güncel uygulamaların sunulması, karşılaşılan sorunlara çözümler üretilmesi konularının görüşüldüğü toplantıda ayrıca, damar tıkanıklığı, beyin inmesi gibi hastalıkların önemi ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgiler paylaşıldı.   Toplantıda konuşan Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. Halil Öztürk, girişimsel radyolojide büyük ameliyat kesileri olmadığını belirterek, sadece bir iğnenin ve arkasından kateter denilen plastik boruların geçeceği kadar küçük kesiler yoluyla operasyonlar gerçekleştirildiğini söyledi. Girişimsel radyolojide işlemlerin çoğunlukla lokal anestezi ve sedasyon (hastanın narkozsuz uyuması) ile gerçekleştirildiğini aktaran Öztürk, "Bu nedenlerle işlem sonrası iyileşme ve hastanın normal yaşama ya da işine dönme süresi daha kısadır. Ancak bazı durumlarda genel anesteziye (narkoz) ihtiyaç olabileceğini de vurgulamak isterim. Buna rağmen bu hastalarda da yine işlem sonrası iyileşme açık cerrahiye göre çok daha hızlıdır" dedi. "Çok ince damarların bile tedavileri büyük bir başarıyla gerçekleşiyor" Tümörlerde kullanılan ablasyon yönteminin önemine dikkat çeken Öztürk, troid nodüllerinde de ablasyon tedavilerinin önemli bir alternatifi olduğunu söyledi. Girişimsel Radyoloji’nin ilgilendiği damar tedavilerinin, kalp damarları dışındaki tüm damarları kapsadığını vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, "Bu tedaviler, daralmış veya tıkalı damarların açılması ya da hastalıklı damarların kapatılması şeklinde olabilir. Damar daralması veya tıkanıklığında Balon anjioplasti (PTA) ve Stentleme dediğimiz yöntemleri kullanmaktayız. Diz altı damarları gibi çok ince damarların tedavileri bile artık büyük bir başarı ile gerçekleştirilmektedir. Bazen tıkanıklık nedeni pıhtı olabilir. Bu durumlarda da pıhtıların eritilmesi veya çıkarılması şeklinde işlemler uygulanabilmektedir. Damar pıhtılarına müdahale, özellikle inme yani felç geçirmekte olan hastalar için hayati önem arz etmektedir. Bu nedenle girişimsel radyologlar inme hastalarına müdahale ekibinin çok önemli bir parçasıdır" diye konuştu. "Girişimsel radyoloji malzemelerin temininde güçlük yaşıyoruz" Son olarak girişimsel radyoloji işlemlerinde kullanılan malzemelerin temininde güçlük yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Öztürk, "Çünkü Sosyal Güvenlik Kurumunca malzeme fiyatlarına yıllardır enflasyon ile orantılı düzenleme yapılmamıştır. Girişimsel radyoloji işlemlerinde kullanılan malzemelerin maalesef çoğunluğu ithal ürünlerdir. Büyük ölçüde dışarıya bağımlı olduğumuz bu ürünlerde, üreten veya temin eden firmaların, fiyat politikaları nedeniyle ülkemizdeki faaliyetlerini kısıtlaması ya da sonlandırması endişesi yaşamaktayız. Bunun örnekleri geçmişte yaşanmıştır ve bazı kalemlerde de hali hazırda yaşanmaktadır. Bu konular yıllardır dile getirdiğimiz sorunlar olup, artık bunları konuşmamak için, malzeme fiyatlarına enflasyon ile orantılı düzenlemelerin düzenli olarak yapılmasını yetkililere önermekteyiz" ifadelerini kullandı. "İnme, en sık üçüncü ölüm nedeni" Halk arasında felç olarak da bilinen inme ile ilgili bilgiler veren Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Yıllık Toplantı Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Hasan Dinç, inmenin Türkiye ve dünyada büyük bir toplumsal sağlık sorun olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Dinç, inmenin sakatlığa yol açan hastalıklar arasında ilk sırada olduğuna vurgu yaparak, "Kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra en sık üçüncü ölüm nedeni olup, sakatlığa yol açan hastalıklar açısından ise ilk sıradadır" dedi. "Oksijensiz kalan beyinde bir dakikada 2 milyon hücre ölüyor" İnmenin önlenmesi ve tedavisi için çok sayıda çalışmalar yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Dinç, inmeye yakalanan bir kişinin tedavisinde zamanın önemine değindi. İnmede ‘zaman, beyindir’ tanımlamasını yapan Dinç, "Beyin oksijensiz kaldığında 1 dakikada 2 milyon beyin hücresi ölür. Bu bir saatte 120 milyon beyin hücresinin kaybı demek. Bu nedenle ne kadar erken müdahale o kadar çok beyin dokusunu kurtarabiliriz demek. Zaman beyindir kavramı bu. Burada çok hızlı davranmamız gerekiyor. İnmeye erken müdahale çok önemlidir. Bu nedenle toplumun bu hastalığı iyi tanımaları ve erken reaksiyon göstermeleri gerekmektedir. Toplumun bilinçlendirilmesi dışında sağlık sisteminin de bu konuda iyi bir organize olması gereklidir. İnme geçirmekte olan hastaların hızlı bir şekilde ulaşabileceği ve bu işlemin yapılabildiği merkezlerin oluşturulması gerekmektedir. Birçok sağlık kurumumuzda bu amaçla merkezler oluşturulmuştur. Ayrıca Bakanlığımızın da bu amaçla bir çalışma içinde olduğunu biliyoruz" diye konuştu. Tiroid nodüllerinin tedavisinde Ablasyon Tiroid Nodülleri tedavisinde son gelişmeler hakkında bilgiler veren Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Cem Yücel ise, görüntüleme yöntemleri eşliğinde gerçekleştirilen ablasyon tedavisinin önemine dikkat çekti. Yücel, "Ablasyon tedavileri, 1990’lı yılların ortalarından beri karaciğer başta olmak üzere çeşitli organların (böbrek, akciğer, kemik, meme vb) iyi ve kötü huylu tümörlerinin tedavisinde kullanılmaktadır. Tiroid nodüllerinin tedavisinde RF ablasyonu ise 2007 yılında Güney Koreli Dr. Baek tarafından tanımlanmıştır. Ülkemizde ise yöntem 2012 yılında Dr. Baek’in yanında aldığım eğitimden sonra, tarafımızca ve diğer merkezlerde 300’den fazla hastada sorunsuz olarak uygulanmıştır. Toplumda tiroid nodülleri oldukça sık olup bireylerin yüzde 30-40’ında görülür. Kötü huylu nodüllerin tedavisi cerrahidir. Ancak bunlar tüm nodüllerin yüzde 5-10 gibi küçük bir grubunu oluşturmaktadır. Her ne kadar yöntemin birçok avantajları olsa da uygulayacak hekimin ultrason cihazı kullanımı ve ablasyon yöntemleri ile yeterli deneyimi olması gereklidir" dedi "Dünyada 20 saniyede bir bacak diyabetten kaybediliyor" Türk Girişimsel Radyoloji Derneği, Yıllık Toplantı Bilimsel Kurul Üyesi Doç. Dr. Burçak Gümüş de diyabet hastalığının dünyada sık görülen bir hastalık olduğunu vurgulayarak, şeker hastalığının insan vücudunda etkileriyle ilgili bilgiler verdi. Diyabetin dolaşım sisteminde en çok bacaklara zarar verdiğini belirten Dr. Gümüş, "Diyabet şeker hastalığı, multi sistem hastalık. Birçok ana hedeflerinden bir tanesi dolaşım sistemi. Tüm vücuttaki damarları hedef alıyor ve buralara zarar veriyor. En çok hedef aldığı yerlerden birisi ise bacak damarları. Özellikle diz altı bölgesindeki çok küçük damarlar. Bizler girişimsel radyologlar olarak bundan 10 sene önce çok müdahale etmiyorduk. Çünkü teknoloji buna müdahale etmiyordu. Ama son 10 senedeki gelişmelerle beraber diz altı damarlarına müdahale edebilir hale geldik. Diyabet halk sağlığı açısından çok önemli çünkü dünyada her 20 saniyede bir bacak, diyabet nedeniyle kaybediliyor" ifadelerini kaydetti.
İnme, en sık üçüncü ölüm sebebi

Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 12. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı’nda konuşan Prof. Dr. Hasan Dinç, "Oksijensiz kalan beyinde bir dakikada 2 milyon hücre ölüyor" dedi. Dinç ayrıca, inme hastalığının dünyada en sık görülen üçüncü ölüm sebebi olduğunu kaydetti. 
 

Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 12. Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı Antalya’da gerçekleşti. Belek'te 9 Mart tarihinde başlayan toplantıyı 400’ü aşkın katılımcı takip etti. Girişimsel radyolojideki bilimsel son gelişmelerin ve güncel uygulamaların sunulması, karşılaşılan sorunlara çözümler üretilmesi konularının görüşüldüğü toplantıda ayrıca, damar tıkanıklığı, beyin inmesi gibi hastalıkların önemi ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgiler paylaşıldı.
 

Toplantıda konuşan Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. Halil Öztürk, girişimsel radyolojide büyük ameliyat kesileri olmadığını belirterek, sadece bir iğnenin ve arkasından kateter denilen plastik boruların geçeceği kadar küçük kesiler yoluyla operasyonlar gerçekleştirildiğini söyledi. Girişimsel radyolojide işlemlerin çoğunlukla lokal anestezi ve sedasyon (hastanın narkozsuz uyuması) ile gerçekleştirildiğini aktaran Öztürk, "Bu nedenlerle işlem sonrası iyileşme ve hastanın normal yaşama ya da işine dönme süresi daha kısadır. Ancak bazı durumlarda genel anesteziye (narkoz) ihtiyaç olabileceğini de vurgulamak isterim. Buna rağmen bu hastalarda da yine işlem sonrası iyileşme açık cerrahiye göre çok daha hızlıdır" dedi.

"Çok ince damarların bile tedavileri büyük bir başarıyla gerçekleşiyor"
Tümörlerde kullanılan ablasyon yönteminin önemine dikkat çeken Öztürk, troid nodüllerinde de ablasyon tedavilerinin önemli bir alternatifi olduğunu söyledi. Girişimsel Radyoloji’nin ilgilendiği damar tedavilerinin, kalp damarları dışındaki tüm damarları kapsadığını vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, "Bu tedaviler, daralmış veya tıkalı damarların açılması ya da hastalıklı damarların kapatılması şeklinde olabilir. Damar daralması veya tıkanıklığında Balon anjioplasti (PTA) ve Stentleme dediğimiz yöntemleri kullanmaktayız. Diz altı damarları gibi çok ince damarların tedavileri bile artık büyük bir başarı ile gerçekleştirilmektedir. Bazen tıkanıklık nedeni pıhtı olabilir. Bu durumlarda da pıhtıların eritilmesi veya çıkarılması şeklinde işlemler uygulanabilmektedir. Damar pıhtılarına müdahale, özellikle inme yani felç geçirmekte olan hastalar için hayati önem arz etmektedir. Bu nedenle girişimsel radyologlar inme hastalarına müdahale ekibinin çok önemli bir parçasıdır" diye konuştu.

"Girişimsel radyoloji malzemelerin temininde güçlük yaşıyoruz"
Son olarak girişimsel radyoloji işlemlerinde kullanılan malzemelerin temininde güçlük yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Öztürk, "Çünkü Sosyal Güvenlik Kurumunca malzeme fiyatlarına yıllardır enflasyon ile orantılı düzenleme yapılmamıştır. Girişimsel radyoloji işlemlerinde kullanılan malzemelerin maalesef çoğunluğu ithal ürünlerdir. Büyük ölçüde dışarıya bağımlı olduğumuz bu ürünlerde, üreten veya temin eden firmaların, fiyat politikaları nedeniyle ülkemizdeki faaliyetlerini kısıtlaması ya da sonlandırması endişesi yaşamaktayız. Bunun örnekleri geçmişte yaşanmıştır ve bazı kalemlerde de hali hazırda yaşanmaktadır. Bu konular yıllardır dile getirdiğimiz sorunlar olup, artık bunları konuşmamak için, malzeme fiyatlarına enflasyon ile orantılı düzenlemelerin düzenli olarak yapılmasını yetkililere önermekteyiz" ifadelerini kullandı.

"İnme, en sık üçüncü ölüm nedeni"
Halk arasında felç olarak da bilinen inme ile ilgili bilgiler veren Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Yıllık Toplantı Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Hasan Dinç, inmenin Türkiye ve dünyada büyük bir toplumsal sağlık sorun olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Dinç, inmenin sakatlığa yol açan hastalıklar arasında ilk sırada olduğuna vurgu yaparak, "Kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra en sık üçüncü ölüm nedeni olup, sakatlığa yol açan hastalıklar açısından ise ilk sıradadır" dedi.

"Oksijensiz kalan beyinde bir dakikada 2 milyon hücre ölüyor"
İnmenin önlenmesi ve tedavisi için çok sayıda çalışmalar yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Dinç, inmeye yakalanan bir kişinin tedavisinde zamanın önemine değindi. İnmede ‘zaman, beyindir’ tanımlamasını yapan Dinç, "Beyin oksijensiz kaldığında 1 dakikada 2 milyon beyin hücresi ölür. Bu bir saatte 120 milyon beyin hücresinin kaybı demek. Bu nedenle ne kadar erken müdahale o kadar çok beyin dokusunu kurtarabiliriz demek. Zaman beyindir kavramı bu. Burada çok hızlı davranmamız gerekiyor. İnmeye erken müdahale çok önemlidir. Bu nedenle toplumun bu hastalığı iyi tanımaları ve erken reaksiyon göstermeleri gerekmektedir. Toplumun bilinçlendirilmesi dışında sağlık sisteminin de bu konuda iyi bir organize olması gereklidir. İnme geçirmekte olan hastaların hızlı bir şekilde ulaşabileceği ve bu işlemin yapılabildiği merkezlerin oluşturulması gerekmektedir. Birçok sağlık kurumumuzda bu amaçla merkezler oluşturulmuştur. Ayrıca Bakanlığımızın da bu amaçla bir çalışma içinde olduğunu biliyoruz" diye konuştu.

Tiroid nodüllerinin tedavisinde Ablasyon
Tiroid Nodülleri tedavisinde son gelişmeler hakkında bilgiler veren Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Cem Yücel ise, görüntüleme yöntemleri eşliğinde gerçekleştirilen ablasyon tedavisinin önemine dikkat çekti. Yücel, "Ablasyon tedavileri, 1990’lı yılların ortalarından beri karaciğer başta olmak üzere çeşitli organların (böbrek, akciğer, kemik, meme vb) iyi ve kötü huylu tümörlerinin tedavisinde kullanılmaktadır. Tiroid nodüllerinin tedavisinde RF ablasyonu ise 2007 yılında Güney Koreli Dr. Baek tarafından tanımlanmıştır. Ülkemizde ise yöntem 2012 yılında Dr. Baek’in yanında aldığım eğitimden sonra, tarafımızca ve diğer merkezlerde 300’den fazla hastada sorunsuz olarak uygulanmıştır. Toplumda tiroid nodülleri oldukça sık olup bireylerin yüzde 30-40’ında görülür. Kötü huylu nodüllerin tedavisi cerrahidir. Ancak bunlar tüm nodüllerin yüzde 5-10 gibi küçük bir grubunu oluşturmaktadır. Her ne kadar yöntemin birçok avantajları olsa da uygulayacak hekimin ultrason cihazı kullanımı ve ablasyon yöntemleri ile yeterli deneyimi olması gereklidir" dedi

"Dünyada 20 saniyede bir bacak diyabetten kaybediliyor"
Türk Girişimsel Radyoloji Derneği, Yıllık Toplantı Bilimsel Kurul Üyesi Doç. Dr. Burçak Gümüş de diyabet hastalığının dünyada sık görülen bir hastalık olduğunu vurgulayarak, şeker hastalığının insan vücudunda etkileriyle ilgili bilgiler verdi. Diyabetin dolaşım sisteminde en çok bacaklara zarar verdiğini belirten Dr. Gümüş, "Diyabet şeker hastalığı, multi sistem hastalık. Birçok ana hedeflerinden bir tanesi dolaşım sistemi. Tüm vücuttaki damarları hedef alıyor ve buralara zarar veriyor. En çok hedef aldığı yerlerden birisi ise bacak damarları. Özellikle diz altı bölgesindeki çok küçük damarlar. Bizler girişimsel radyologlar olarak bundan 10 sene önce çok müdahale etmiyorduk. Çünkü teknoloji buna müdahale etmiyordu. Ama son 10 senedeki gelişmelerle beraber diz altı damarlarına müdahale edebilir hale geldik. Diyabet halk sağlığı açısından çok önemli çünkü dünyada her 20 saniyede bir bacak, diyabet nedeniyle kaybediliyor" ifadelerini kaydetti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.