BAŞSAVCI DOĞAN’A VALİ YILMAZ’DAN VEDA YEMEĞİ

Gündem 18.07.2017 - 14:34, Güncelleme: 25.08.2022 - 16:35
 

BAŞSAVCI DOĞAN’A VALİ YILMAZ’DAN VEDA YEMEĞİ

Başsavcı Sadi Doğan onuruna veda yemeği düzenledi
Vali Şerif Yılmaz, Cumhuriyet Başsavcısı Sadi Doğan onuruna düzenlenen veda yemeğine katıldı. Düzenlenen veda yemeğine Vali Yılmaz’ın yanı sıra, Garnizon Komutanı Tank Alb. Aytaç Tokçalar, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Kemal Çokdinç, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Yüce, Antalya Adalet Komisyonu Başkanı Orhan Özdemir, Isparta Adalet Komisyonu Başkanı Hacı Mustafa Yazıcı, Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cemal Duman, Baro Başkanı Ramazan Gedik, Vali Yardımcısı Bahir Altunkaya, Vali Yardımcısı Ali Nazım Balcıoğlu, Vali Yardımcısı Mehmet Yıldız, İl Emniyet Müdürü Saim Akpınar, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Tayfun Dündar, İl Genel Meclisi Başkanı Muzaffer Bağcı, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Servet Olpak, Siyasi parti başkanları, hakimler, savcılar ve daire müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve adliye personeli katıldı.   Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanan Doğan, yemeğe eşi ve çocukları ile birlikte katıldı. Programda Başsavcı Doğan’a Burdur’a yapmış olduğu hizmetleri anısına çeşitli anmalık ve plaketler takdim edildi. Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Yüce, Baro Başkanı Ramazan Gedik, Başsavcı Sadi Doğan ve Vali Şerif Yılmaz yemeğin ardından konuşma yaptılar.   Vali Yılmaz veda yemeğinde yaptığı konuşmada, “bugün yeni bir vedanın arifesindeyiz. Kaderimiz bu, eğer kamuda bir göreve talipseniz, kamuda çalışmaya devam edecekseniz, bir gün ayrılık olacağını bu makamların gelip geçici olduğunu hepimiz biliyoruz. Gelirken de bunu bilerek geliyoruz.   Geçen yıl 17 Haziran’da göreve başladım. Yine o tarihte HSYK tarafından çıkarılan yaz kararnamesiyle o tarihte ilimizde görev yapan Ağır Ceza Reisi'mizin tayini çıkmıştı. İlk katıldığım veda yemeğiydi. Orada, o yemekle beraber kadronun büyük bir kısmı değişti. Daha sonra bir aya kalmadan 15 Temmuz hain darbe girişimiyle beraber, devlet içerisindeki, devletin tüm kurum ve kuruluşlarında bulunan hain terör örgütü mensuplarının, bu örgütle irtibatı, iltisakı ve bağlantısı olanların kamudan uzaklaştırma sürecinden sonrada bir çok hakim savcı demeyeceğim, çünkü oralara hak etmeden geldiler, meslekten ihraç edilince adliyemiz gerçekten o süre içerisinde hızlı bir şekilde değişime girdi. Bu ilçelerimizde dahil olmak üzere. Tabi bu süre içerisinde 15 Temmuz öncesi ilimizin iki önemli sorunu vardı. Paralel devlet yapılanmasıyla ilgili mücadelenin tüm kurum ve kuruluşlarıyla beraber yürütülmesiyle ilgili ben gelmeden önce Başsavcımız ve önceki yönetici arkadaşlarla beraber belli bir mesafe alınmış. Ben geldikten sonra ortalama tahmini olarak söylediğimiz 70 kişi civarında kişi ile ilgili adli işlemin başlatılması yönünde dosyanın tekemmül ettiği yönünde bir takım değerlendirmeler oldu. Yaptığımız haftalık toplantılarda bunu paylaştık.   Tabi bu arada Pelikan denen, bir takım ahlaksızların yapmış olduğu sahte hesaplarla şahsım dahil olmak üzere ilimizde görev yapan kişilere, seçilmiş olarak görev yapanlarda dahil olmak üzere bir takım iftira ve hakaretler sahte hesaplarla kamuoyuyla paylaşıldı. Bunun derhal ortadan kaldırılmasıyla ilgili idare ve yargı ayrımı gözetmeksizin üzerimize düşen ne ise beraber gerçekleştirelim istedik. Gerçekten bu işbirliği neticesinde ve karalı bir tutumla bunun üzerine gidildi. Kısa süre içerisinde benim açımdan da göreve başlayalı bir ay olmuş, böyle bir olayla karşı karşıya kalıyorsunuz, yapanı bilmeniz, çevreye tanımanız bu kısa süre içerisinde mümkün değil ama Başsavcımızın tecrübesi ve ili iyi tanıması, bilmesi ve yine daha sonra görevden ayrılan İl Emniyet Müdürümüz Eyüp Bey ile üçümüz beraber bunun Burdur’dan temizlenmesi gerektiği yönünde çalışmaları başlatalım, bununla ilgili yapmamız gereken ne varsa bunları gerçekleştirelim kararı vererek uygulamaya geçtik. Çok şükür kısa süre içerisinde Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi. Bu Başsavcılığımız açısından Türkiye’de örnek yapılan bir çalışmadır. Burada sadece Pelikan Dosyası değil, Paralel Yapı Deşifre’de deşifre edildi. Bu sadece bizim ilimizle ilgili değil, Türkiye’de değişik illerde eylem yapmış aynı işlemi yapmış bir örgüt. Bu örgütün Türkiye gündeminden çıkarılmasına vesile oldular. Şu anda bizim ilimizle ilgili olan iddianamesi açıldı. Mahkeme tarafından iddianame kabul edildi. Yargılama kısa süre içerisinde başlayacak. Kısa süre içerisinde bunun en azından yargıya intikal etmesini planlıyorduk. Ancak görünen şu, Burdur’u o kadar pislik hale getirenler olmuş ki, bunların temizlenmesi gerçekten çok kolay bir iş olmadı. Günlerce, çoğunu Başsavcımız kendisi takip etti. Bunun ayıklanmısıyla ilgili kılı kırk yararak, haksızlık etmeden eylem yapan kim varsa bunlarında cezalandırması yönünde çalışırken 15 Temmuz’la beraber başka boyut işin içine girdi. İlk önce devletin bekası, devletin bekası olmadan, devlet olmadan,  diğer kurum ve kişilerin çok fazla önemi yoktur. 15 Temmuz süreci ile ilgili soruşturmaların belli bir mesafe almasından sonra, bu dosyayla ilgili de tamamlanan soruşturma ve iddianamenin kabulünün ardından Burdur tarihinde bunu yapanların ve bundan sonra da bu tarz dedikoduları yapmaya kimsenin cesaret edemeyeceğini herkes gördü. O tarihten sonrada Burdur’da artık dedikodu kesildi. Belki de Başsavcımızın Burdur’a yaptığı en büyük hizmetlerden bir tanesi o "Sözlü Burdur, Tozlu Burdur" sözünün o dedi kodu kısmının yargının görevini etkin bir şekilde yapmasıyla beraber kaldırılmasıdır. Artık Burdur’da önüne gelen herkes gayri resmi dinleme yapamıyor. Önüne gelen herkes birine iftira atamıyor. Konuşurken yarın yargıya hesap vereceğini aklının bir kenarında tutuyor.  Çünkü kimsenin devletin olduğu yerde, hukukun olduğu yerde itibar cellatlığına cesaret edememesi lazım. Burada sağlandı çok şükür ben Başsavcımızın şahsında bu sürecin etkin bir şekilde yönetilip ve sonuçlandırılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Başta mağdur kendim olmak üzere.   Bu süreç devam ederken 15 Temmuz hain darbe girişimiyle beraber bizim paralel devlet yapılanmasıyla ilgili soruşturmalar belli bir safhaya gelmişken bu hain darbe teşebbüsü oldu. Yine ondan sonra aynı birliktelik, o ilk geceden itibaren, olayın duyulmasından itibaren ilk beraber olduğumuz Sayın Başsavcımız, Garnizon Komutanımız Hakan Albay’dır. Jandarma Komutanımız, Emniyet Müdürümüz, Belediye Başkanımız ve milletvekillerimizle beraber Burdur’da milli iradenin hakim olması yönünde o akşam orada yaptığımız değerlendirme ve toplantıyla beraber bunu tek bir yumruk ve tek vücut halinde ifade edilmesi gerektiğini, hepimizin aynı duygu ve düşünce içerisinde ülkemizin birlik beraberliği için, bu hainlere karşı durulması gerektiği yönünde çok güzel bir sonuçla bizim konuttan ayrıldık. Daha sonra bildiğiniz gibi meydana geldik. Meydanda da bunu ilk kamuoyuyla paylaştım. 15 Temmuz’un yıl dönümünü olması nedeniyle Adli ve İdari işlemlerinin tamamını, Başsavcımızdan izin almak suretiyle o süreci meydanlarda anlattım. İnsanlarımızın yaptığımız iş ve işlemlerin ne olduğunu hukuk yönünde de yapılan iş ve işlemlerin ne olduğunu çok net bir şekilde bilsinler istedik. Şeffaf yönetim anlayışı çerçevesinde de millet, devletin ne yaptığını açık bir şekilde görsün ki millet devletine güvensin, devletle beraber istikbale yürüsün. Kapalı kapılar ardında yaptığınız iş ve işlemler ne kadar iyi olursa olsun, eğer kamuoyu tarafından, insanlarımız tarafından bilinmiyorsa eğer kafasının kenarında bir şüphesi varsa eğer bunu siz ne kadar adil olduğunu söylerseniz söyleyin uygulamada bir takım zorluklarla karşılaşıyoruz. Onun için ilk günden itibaren, bu süreç Başsavcılığımız tarafından yürütülürken, sürecin yargı görevinde olması dolayısıyla ben özellikle hiçbir açıklama yapmadım bu tarihe kadar. FETÖ soruşturmalarıyla ilgili, ilk günden itibaren kamuoyunun aydınlatılması açısından, yapılan bu soruşturmanın sulandırılmasını önlemek amacıyla açıklamalar Başsavcılığımız tarafından yapıldı. Bugüne kadar yapılan iş ve işlemlerin hakkaniyet çerçevesinde adalet ölçeğinde, gerçekleştirildiği de kamuoyuyla paylaşıldı. Yapılan soruşturmalarda hiç birisinin içeriğiyle ilgili bu güne kadar soru sormadım. İçerikle ilgili jandarmadan ve emniyetten alınan bilgilerin ne olup olmadığını hangi işlem yapıldığını ben bilmiyorum. Bilmemde gerekmiyor. Çünkü bu iş yargı işi, bağımsız yargı tarafından hukuk önüne çıkarılıp, yarın bağımsız mahkemelere açılacak olan davalarla beraber, önemli olan neticede verilecek olan karar ne ise şeriatın kestiği parmak acımaz diyeceğiz.   Bunları ne diye anlattım. Bir yıl süre oldu. Bu bir yıl süre içerisinde beraber çalışma fırsatımız oldu. Bu yoğun geçen, özellikle meslek hayatımın en yoğun yılıydı. Bu zorlu sürecin başladığı ilk günden itibaren biz tüm devletin kurumlarını tek bir kurummuş gibi değerlendirdik. Sen ben ayrımı gözetmeksizin, kimin ihtiyacı varsa nerde ne varsa onu çözme yönünde, destek olma yönünde adaletse, adaletin tecellisi için yapılması gereken iş ve işlemler neyse orada kurum ve kuruluşların buna destek olması lazım diye düşündük. Bu kadar karşılıklı anlayış çerçevesi içerisin de hiçbir sorun olmadan burada bu zorlu dönemin kazasız, atlatıyoruz hamdolsun. İnşallah bu birliktelikler devam eder. Kurumlar arasında özellikle bu FETÖ örgütünün yapılanması içerisinde bulunanların devletin kimyasını da bozduğunu buradan söylemek istiyorum. Bütün kurum ve kuruluşlar içerinde ki fitnelerin ortaya çıkmasını sağlayanlar da bunlardı. Onlarda temizlenince artık daha rahat bir şekilde biz bu hizmeti, görevi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Meydanlarda da söyledim. Yapılan iş ve işlemler de yarın Allah’a hesap vereceğimizi bilerek hareket ettik. Onlar ise Allah’a değil Amerika’dakine hesap veriyorlar. Hesap verdikleri yer farklı olunca bu hainlekleri oradan aldıkları emirlerle yerine getiriyorlar. Biz Allah’ın bize emrettiği dürüstlükle, adaletle ve hakkaniyetle bunu gerçekleştirelim derken niye ben şahsi hırsımı öne çıkarayım. Çünkü yarın bunun hesabını veremeyiz. Ben Sayın Başsavcımızın bu süreç içerisinde adalet ve hakkaniyetten uzaklaşmaksızın, hukukun ve adaletin gerçekleşmesi için, tecellisi için de hiçbir yerden emir almadan ve tesir altında kalmadan çalıştığına şahit oldum, gördüm. Bu iradeyi gösteren kişi olarak da, bu sürecin sonrası gittiği yer Büyük Şehir'dir. Daha büyük bir şehre gidiyor, görev ve hizmet buradan daha fazla olacak. İşi daha çok olacak kendisine orada başarılar diliyoruz. Ailesiyle sağlık ve huzur içerisinde oradaki nöbetini de başarılı şekilde tamamlar. İnşallah daha farklı yerlerde tekrar karşılaşırız diye ümit ediyorum. Çünkü bu devletin dürüst insanlara ihtiyacı var. Bu devletin, devleti ve milleti için çalışan insanlara ihtiyacı var. Bunun içinde görevden kaçmak olmaz. Görev nerede verilirse oraya gidilir. Başsavcımıza, saygıdeğer eşlerine ve evlatlarına hayırlı yolculuklar diliyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun" diyerek konuşmasını tamamladı.    
Başsavcı Sadi Doğan onuruna veda yemeği düzenledi

Vali Şerif Yılmaz, Cumhuriyet Başsavcısı Sadi Doğan onuruna düzenlenen veda yemeğine katıldı.

Düzenlenen veda yemeğine Vali Yılmaz’ın yanı sıra, Garnizon Komutanı Tank Alb. Aytaç Tokçalar, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Kemal Çokdinç, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Yüce, Antalya Adalet Komisyonu Başkanı Orhan Özdemir, Isparta Adalet Komisyonu Başkanı Hacı Mustafa Yazıcı, Isparta 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cemal Duman, Baro Başkanı Ramazan Gedik, Vali Yardımcısı Bahir Altunkaya, Vali Yardımcısı Ali Nazım Balcıoğlu, Vali Yardımcısı Mehmet Yıldız, İl Emniyet Müdürü Saim Akpınar, İl Jandarma Komutanı J. Alb. Tayfun Dündar, İl Genel Meclisi Başkanı Muzaffer Bağcı, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Servet Olpak, Siyasi parti başkanları, hakimler, savcılar ve daire müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve adliye personeli katıldı.

 

Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanan Doğan, yemeğe eşi ve çocukları ile birlikte katıldı. Programda Başsavcı Doğan’a Burdur’a yapmış olduğu hizmetleri anısına çeşitli anmalık ve plaketler takdim edildi. Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Yüce, Baro Başkanı Ramazan Gedik, Başsavcı Sadi Doğan ve Vali Şerif Yılmaz yemeğin ardından konuşma yaptılar.

 

Vali Yılmaz veda yemeğinde yaptığı konuşmada, “bugün yeni bir vedanın arifesindeyiz. Kaderimiz bu, eğer kamuda bir göreve talipseniz, kamuda çalışmaya devam edecekseniz, bir gün ayrılık olacağını bu makamların gelip geçici olduğunu hepimiz biliyoruz. Gelirken de bunu bilerek geliyoruz.

 

Geçen yıl 17 Haziran’da göreve başladım. Yine o tarihte HSYK tarafından çıkarılan yaz kararnamesiyle o tarihte ilimizde görev yapan Ağır Ceza Reisi'mizin tayini çıkmıştı. İlk katıldığım veda yemeğiydi. Orada, o yemekle beraber kadronun büyük bir kısmı değişti. Daha sonra bir aya kalmadan 15 Temmuz hain darbe girişimiyle beraber, devlet içerisindeki, devletin tüm kurum ve kuruluşlarında bulunan hain terör örgütü mensuplarının, bu örgütle irtibatı, iltisakı ve bağlantısı olanların kamudan uzaklaştırma sürecinden sonrada bir çok hakim savcı demeyeceğim, çünkü oralara hak etmeden geldiler, meslekten ihraç edilince adliyemiz gerçekten o süre içerisinde hızlı bir şekilde değişime girdi. Bu ilçelerimizde dahil olmak üzere. Tabi bu süre içerisinde 15 Temmuz öncesi ilimizin iki önemli sorunu vardı. Paralel devlet yapılanmasıyla ilgili mücadelenin tüm kurum ve kuruluşlarıyla beraber yürütülmesiyle ilgili ben gelmeden önce Başsavcımız ve önceki yönetici arkadaşlarla beraber belli bir mesafe alınmış. Ben geldikten sonra ortalama tahmini olarak söylediğimiz 70 kişi civarında kişi ile ilgili adli işlemin başlatılması yönünde dosyanın tekemmül ettiği yönünde bir takım değerlendirmeler oldu. Yaptığımız haftalık toplantılarda bunu paylaştık.

 

Tabi bu arada Pelikan denen, bir takım ahlaksızların yapmış olduğu sahte hesaplarla şahsım dahil olmak üzere ilimizde görev yapan kişilere, seçilmiş olarak görev yapanlarda dahil olmak üzere bir takım iftira ve hakaretler sahte hesaplarla kamuoyuyla paylaşıldı. Bunun derhal ortadan kaldırılmasıyla ilgili idare ve yargı ayrımı gözetmeksizin üzerimize düşen ne ise beraber gerçekleştirelim istedik. Gerçekten bu işbirliği neticesinde ve karalı bir tutumla bunun üzerine gidildi. Kısa süre içerisinde benim açımdan da göreve başlayalı bir ay olmuş, böyle bir olayla karşı karşıya kalıyorsunuz, yapanı bilmeniz, çevreye tanımanız bu kısa süre içerisinde mümkün değil ama Başsavcımızın tecrübesi ve ili iyi tanıması, bilmesi ve yine daha sonra görevden ayrılan İl Emniyet Müdürümüz Eyüp Bey ile üçümüz beraber bunun Burdur’dan temizlenmesi gerektiği yönünde çalışmaları başlatalım, bununla ilgili yapmamız gereken ne varsa bunları gerçekleştirelim kararı vererek uygulamaya geçtik. Çok şükür kısa süre içerisinde Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi. Bu Başsavcılığımız açısından Türkiye’de örnek yapılan bir çalışmadır. Burada sadece Pelikan Dosyası değil, Paralel Yapı Deşifre’de deşifre edildi. Bu sadece bizim ilimizle ilgili değil, Türkiye’de değişik illerde eylem yapmış aynı işlemi yapmış bir örgüt. Bu örgütün Türkiye gündeminden çıkarılmasına vesile oldular. Şu anda bizim ilimizle ilgili olan iddianamesi açıldı. Mahkeme tarafından iddianame kabul edildi. Yargılama kısa süre içerisinde başlayacak. Kısa süre içerisinde bunun en azından yargıya intikal etmesini planlıyorduk. Ancak görünen şu, Burdur’u o kadar pislik hale getirenler olmuş ki, bunların temizlenmesi gerçekten çok kolay bir iş olmadı. Günlerce, çoğunu Başsavcımız kendisi takip etti. Bunun ayıklanmısıyla ilgili kılı kırk yararak, haksızlık etmeden eylem yapan kim varsa bunlarında cezalandırması yönünde çalışırken 15 Temmuz’la beraber başka boyut işin içine girdi. İlk önce devletin bekası, devletin bekası olmadan, devlet olmadan,  diğer kurum ve kişilerin çok fazla önemi yoktur. 15 Temmuz süreci ile ilgili soruşturmaların belli bir mesafe almasından sonra, bu dosyayla ilgili de tamamlanan soruşturma ve iddianamenin kabulünün ardından Burdur tarihinde bunu yapanların ve bundan sonra da bu tarz dedikoduları yapmaya kimsenin cesaret edemeyeceğini herkes gördü. O tarihten sonrada Burdur’da artık dedikodu kesildi. Belki de Başsavcımızın Burdur’a yaptığı en büyük hizmetlerden bir tanesi o "Sözlü Burdur, Tozlu Burdur" sözünün o dedi kodu kısmının yargının görevini etkin bir şekilde yapmasıyla beraber kaldırılmasıdır. Artık Burdur’da önüne gelen herkes gayri resmi dinleme yapamıyor. Önüne gelen herkes birine iftira atamıyor. Konuşurken yarın yargıya hesap vereceğini aklının bir kenarında tutuyor.  Çünkü kimsenin devletin olduğu yerde, hukukun olduğu yerde itibar cellatlığına cesaret edememesi lazım. Burada sağlandı çok şükür ben Başsavcımızın şahsında bu sürecin etkin bir şekilde yönetilip ve sonuçlandırılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Başta mağdur kendim olmak üzere.

 

Bu süreç devam ederken 15 Temmuz hain darbe girişimiyle beraber bizim paralel devlet yapılanmasıyla ilgili soruşturmalar belli bir safhaya gelmişken bu hain darbe teşebbüsü oldu. Yine ondan sonra aynı birliktelik, o ilk geceden itibaren, olayın duyulmasından itibaren ilk beraber olduğumuz Sayın Başsavcımız, Garnizon Komutanımız Hakan Albay’dır. Jandarma Komutanımız, Emniyet Müdürümüz, Belediye Başkanımız ve milletvekillerimizle beraber Burdur’da milli iradenin hakim olması yönünde o akşam orada yaptığımız değerlendirme ve toplantıyla beraber bunu tek bir yumruk ve tek vücut halinde ifade edilmesi gerektiğini, hepimizin aynı duygu ve düşünce içerisinde ülkemizin birlik beraberliği için, bu hainlere karşı durulması gerektiği yönünde çok güzel bir sonuçla bizim konuttan ayrıldık. Daha sonra bildiğiniz gibi meydana geldik. Meydanda da bunu ilk kamuoyuyla paylaştım.

15 Temmuz’un yıl dönümünü olması nedeniyle Adli ve İdari işlemlerinin tamamını, Başsavcımızdan izin almak suretiyle o süreci meydanlarda anlattım. İnsanlarımızın yaptığımız iş ve işlemlerin ne olduğunu hukuk yönünde de yapılan iş ve işlemlerin ne olduğunu çok net bir şekilde bilsinler istedik. Şeffaf yönetim anlayışı çerçevesinde de millet, devletin ne yaptığını açık bir şekilde görsün ki millet devletine güvensin, devletle beraber istikbale yürüsün. Kapalı kapılar ardında yaptığınız iş ve işlemler ne kadar iyi olursa olsun, eğer kamuoyu tarafından, insanlarımız tarafından bilinmiyorsa eğer kafasının kenarında bir şüphesi varsa eğer bunu siz ne kadar adil olduğunu söylerseniz söyleyin uygulamada bir takım zorluklarla karşılaşıyoruz. Onun için ilk günden itibaren, bu süreç Başsavcılığımız tarafından yürütülürken, sürecin yargı görevinde olması dolayısıyla ben özellikle hiçbir açıklama yapmadım bu tarihe kadar. FETÖ soruşturmalarıyla ilgili, ilk günden itibaren kamuoyunun aydınlatılması açısından, yapılan bu soruşturmanın sulandırılmasını önlemek amacıyla açıklamalar Başsavcılığımız tarafından yapıldı. Bugüne kadar yapılan iş ve işlemlerin hakkaniyet çerçevesinde adalet ölçeğinde, gerçekleştirildiği de kamuoyuyla paylaşıldı. Yapılan soruşturmalarda hiç birisinin içeriğiyle ilgili bu güne kadar soru sormadım. İçerikle ilgili jandarmadan ve emniyetten alınan bilgilerin ne olup olmadığını hangi işlem yapıldığını ben bilmiyorum. Bilmemde gerekmiyor. Çünkü bu iş yargı işi, bağımsız yargı tarafından hukuk önüne çıkarılıp, yarın bağımsız mahkemelere açılacak olan davalarla beraber, önemli olan neticede verilecek olan karar ne ise şeriatın kestiği parmak acımaz diyeceğiz.

 

Bunları ne diye anlattım. Bir yıl süre oldu. Bu bir yıl süre içerisinde beraber çalışma fırsatımız oldu. Bu yoğun geçen, özellikle meslek hayatımın en yoğun yılıydı. Bu zorlu sürecin başladığı ilk günden itibaren biz tüm devletin kurumlarını tek bir kurummuş gibi değerlendirdik. Sen ben ayrımı gözetmeksizin, kimin ihtiyacı varsa nerde ne varsa onu çözme yönünde, destek olma yönünde adaletse, adaletin tecellisi için yapılması gereken iş ve işlemler neyse orada kurum ve kuruluşların buna destek olması lazım diye düşündük. Bu kadar karşılıklı anlayış çerçevesi içerisin de hiçbir sorun olmadan burada bu zorlu dönemin kazasız, atlatıyoruz hamdolsun. İnşallah bu birliktelikler devam eder. Kurumlar arasında özellikle bu FETÖ örgütünün yapılanması içerisinde bulunanların devletin kimyasını da bozduğunu buradan söylemek istiyorum. Bütün kurum ve kuruluşlar içerinde ki fitnelerin ortaya çıkmasını sağlayanlar da bunlardı. Onlarda temizlenince artık daha rahat bir şekilde biz bu hizmeti, görevi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Meydanlarda da söyledim. Yapılan iş ve işlemler de yarın Allah’a hesap vereceğimizi bilerek hareket ettik. Onlar ise Allah’a değil Amerika’dakine hesap veriyorlar. Hesap verdikleri yer farklı olunca bu hainlekleri oradan aldıkları emirlerle yerine getiriyorlar. Biz Allah’ın bize emrettiği dürüstlükle, adaletle ve hakkaniyetle bunu gerçekleştirelim derken niye ben şahsi hırsımı öne çıkarayım. Çünkü yarın bunun hesabını veremeyiz. Ben Sayın Başsavcımızın bu süreç içerisinde adalet ve hakkaniyetten uzaklaşmaksızın, hukukun ve adaletin gerçekleşmesi için, tecellisi için de hiçbir yerden emir almadan ve tesir altında kalmadan çalıştığına şahit oldum, gördüm. Bu iradeyi gösteren kişi olarak da, bu sürecin sonrası gittiği yer Büyük Şehir'dir. Daha büyük bir şehre gidiyor, görev ve hizmet buradan daha fazla olacak. İşi daha çok olacak kendisine orada başarılar diliyoruz. Ailesiyle sağlık ve huzur içerisinde oradaki nöbetini de başarılı şekilde tamamlar. İnşallah daha farklı yerlerde tekrar karşılaşırız diye ümit ediyorum. Çünkü bu devletin dürüst insanlara ihtiyacı var. Bu devletin, devleti ve milleti için çalışan insanlara ihtiyacı var. Bunun içinde görevden kaçmak olmaz. Görev nerede verilirse oraya gidilir. Başsavcımıza, saygıdeğer eşlerine ve evlatlarına hayırlı yolculuklar diliyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun" diyerek konuşmasını tamamladı.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bakayrinti.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.